Roma İmparatoru Gibi Düşünmek - Kitap İnceleme (Marcus Aurelius’un Stoacı Felsefesi)
- Birol SAĞLAM
- 31 Eki
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Kas

“Roma İmparatoru Gibi Düşünmek” Donald Robertson
Donald Robertson, "Roma İmparatoru Gibi Düşünmek" ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un yaşamını ve felsefesini inceleyen “Bilge Kral Marcus Aurelius" da dahil olmak üzere yedi kitabın yazarıdır.
Bu yıl dilimize çevrilen ve Sokrates ilkelerini çağdaş yaşama uygulayan bir rehber olan "Sokrates Gibi Düşünmek" diğer önemli eseridir.
Stoacı felsefe ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) arasındaki ilişkiyi inceleyen "Bilişsel-Davranışçı Terapi Felsefesi” kitabının da yazarıdır.
Bilişsel-davranışçı psikoterapist, yazar ve eğitmen olan Donald, antik felsefe ile modern kişisel gelişim psikolojisi üzerine uzmanlaşmıştır.
Donald Robertson, Stoacılığı modern hayata entegre etmeyi amaçlayan sivil toplum kuruluşu Modern Stoicism'in (Modern Stoacılık) kurucu üyelerinden biridir.
“Roma İmparatoru Gibi Düşünmek” Kimler Okumalı
Donald Robertson’nın “Roma İmparatoru Gibi Düşünmek” kitabı Stoacı felsefeye ve felsefi terapiye ilgi duyan bütün okuyuculara hitap etmektedir.
“Roma İmparatoru Gibi Düşünmek" Konusu ve Kısa Özet
Donald Robertson, “Roma İmparatoru Gibi Düşünmek: Marcus Aurelius’un Stoacı Felsefesi” kitabını Marcus’u Stoacı bir zihin gücü ve dolayısıyla daha derin bir tatmin duygusu kazanmada takip etmemize yardımcı olarak tasarladığını belirtmektedir.
Diğer bir ifade ile kitap, Stoacı felsefeyi bir yaşam biçimi olarak benimseyenlere zihinsel dayanıklılık, iç huzur ve bilgelik kazanmanın yollarını göstermek amacıyla kaleme alınmıştır.
Donald Robertson, antik Roma'nın son büyük Stoacı filozofu Marcus Aurelius'un kişiliğinde Stoacı felsefenin pratik uygulama ve tekniklerini anlatmaktadır. Bunu yaparken söz konusu uygulama ve tekniklerin Bilişsel Davranışçı Terapi ile nasıl uyumlu olduğunu göstermektedir.
Marcus Aurelius’un "Kendime Düşünceler" kitabından ve Roma’nın bu en büyük imparatorunun hayat hikâyesinden yola çıkan Robertson, Stoacı ilkelerin duygusal dayanıklılığı ve sıkıntılarla başa çıkmayı, içimizdeki öfkeyi yenmeyi ve sağlıklı sevinç kaynaklarını bulup çıkarmayı, acı ve hastalıklara sabırla katlanmayı, kendi ölümümüzle yüzleşmeyi nasıl kolaylaştırdığını ele almaktadır.
Marcus'un yolculuğunun büyüleyici anlatılarını çağdaş psikolojiden gelen bilgilerle harmanlayan bu kitap, okuyuculara hayatın etik ve psikolojik zorluklarıyla başa çıkmaları için pratik stratejiler sunarak Stoacılığı günümüz dünyası için erişilebilir ve güncel kılmaktadır.
“Roma İmparatoru Gibi Düşünmek” Ana Fikri
BDT, Stoaclıktan ilham almıştır ve Stoacılıkla bazı temel ortak noktaları vardır. Bilindiği gibi BDT anksiyete ve depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarına iyileştirici bir yaklaşım olan kısa süreli bir tedavidir.
Donald Robertson birçok insan için Stoacı felsefe ve BDT’nin bir kombinasyonunun uzun vadeli önleyici bir yaklaşım olarak kullanım için daha uygun olduğuna inanmaktadır. Bu bir yaşam felsefesi olarak kabul edildiğinde, günlük uygulama ile, daha fazla duygusal direnç, karakter gücü ve ahlaki bütünlük öğrenme fırsatı sunmaktadır. Bu kitap bu ana fikir etrafında şekillenmiştir.
“Roma İmparatoru Gibi Düşünmek” Kitap Temel Çıkarımları
1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’nin temel yaklaşımlarına kaynaklık yapmış Stoacı felsefe yaşam felsefesi olarak kabul edildiğinde daha mutlu ve huzurlu bir yaşama ulaşılır.
BDT’nin kökeni olan Stoacı felsefe, dış olayların değil, bu olaylara yüklediğimiz yargıların duygusal acımıza neden olduğu temel ilkesine dayanır. Bu felsefeyi bir yaşam tarzı olarak benimsemek, kişiyi dış dünyadaki kontrol edilemeyen unsurlara karşı sarsılmaz bir iç kale inşa etmeye yönlendirir. Böylece birey, korku, öfke ve arzu gibi yıkıcı tutkuları akıl ve erdemle yönetmeyi öğrenir; bu da ona geçici hazlar yerine kalıcı bir zihinsel dinginlik ve huzur getirir.
2. Ölüm korkulacak bir şey değil, yaşamın doğal bir parçasıdır.
Ölüm, yaşamdaki en belirgin şeylerin arasında olduğuna göre, bilge insan için en az korkulacak şeylerin de arasında olmalıdır. Ölüm bilinci, yaşamı daha bilinçli ve anlamlı kılmak için bir fırsattır.
3. Erdem, insan yaşamının temel amacıdır. Erdem insanı iyi yaşama götürür.
Erdem karakter mükemmelliği olarak tanımlanır. Stoacılar için ana erdemler olan bilgelik, cesaret, adalet ve ölçülülük, iyi bir yaşamın temel direkleridir.
4. Doğaya uygun yaşamak, akla uygun yaşamaktır.
Bir insanın kendi doğasına uygun, yani erdemli ve mantıklı hareket etmesi, aynı zamanda Evren'in genel düzeniyle uyum içinde yaşaması demektir. İnsan, aklını doğaya uyum içinde kullanabildiği ölçüde bilge olur.
5. Zenginlik, şöhret ve mevki “tercih edilen ilgisiz” kategorisine girer.
Bunlar iyi veya kötü değildir; ancak yanlış yönlendirildiğinde ahlaksızlığa yani erdemsizliğe neden olurlar. İyi yönde kullanıldıkları zaman topluma faydalı işler yapmaya fırsat verirler. Buna rağmen iyi bir karakter inşa etmek için gerekli değillerdir.
6. Stoacılar sağlıksız duyguları bastırılmayı değil, daha sağlıklı duygularla değiştirmeyi isterler.
Stoacıların duyguları bastırmayı tavsiye ettikleri yönünde yanlış bir kanı vardır. Ancak bu doğru değildir. Stoacılar duygusuz değil, duygularını bilinçli bir şekilde yeniden biçimlendirmek isteyen insanlardır.
7. Rol modelleri kullanma yöntemi, daha güzel alışkanlıklar kazanma ve karakter gelişimi için önemli bir tekniktir. Bilge kişiyi zihninde canlandırmak, öz-farkındalık sağlar.
Rol modelleri kullanma yöntemi, hayran olunan ve taklit edilmek istenen karakter özelliklerine sahip bilge kişilerin eylemlerini, kararlarını ve erdemlerini gözlemlemeyi içerir. Bu sayede kişi, o modelin davranışlarını zihinsel olarak prova ederek, kendi karakter gelişimini hızlandırır ve daha erdemli alışkanlıkları içselleştirerek kalıcı hale getirir.
Bir akıl hocası yoksa, Epiktetos veya Sokrates gibi bilge figürler zihinsel rol model olarak seçilebilir.
8. Eylem ve düşüncede tutarlılık, ruhsal bütünlüğün anahtarıdır.
Ruhsal bütünlük, kişinin inandığı değerleri (düşünce) ile günlük davranışlarını (eylem) uyumlu tutması ve böylece iç çatışmalardan uzak, sarsılmaz bir karaktere sahip olmasıyla elde edilir.
9. Haz geçicidir; kalıcı mutluluk erdemden doğar.
Lucius Verus’un haz dolu yaşamı Marcus’un erdemli neşesine kıyasla boş ve tatminsizdir. Ancak erdemli bir yaşam sürdüğümüzde, aşırıya kaçarak asla elde edemeyeceğimiz derin ve kalıcı bir mutluluğa ulaşırız.
10. Gerçek neşe, erdemli eylemlerin doğal sonucudur.
Gerçek neşe, dışsal hazlardan değil, erdemli davranışlardan ve doğru yaşamaktan doğar. Marcus Aurelius’a göre insan, doğasına uygun davrandığında, yani adil, ölçülü, bilge ve cesur olduğunda, içsel bir huzur ve derin bir sevinç hisseder.
Stoacı neşe pasif bir keyif değil, bilinçli farkındalığın ürünüdür.
11. Acı ve zorluklar kaçınılmazdır; ama onları yorumlama biçimimiz bize bağlıdır.
Stoacılar acıyı iyi ya da kötü şeklinde kategorize etmezler. Acı sadece bir duygudur; önemli olan ona nasıl karşılık vereceğimize karar vermektir. Marcus’a göre, acının gücü onu nasıl karşıladığımızla ilgilidir.
12. Zorluklara hazırlanmak, ruhu güçlendirir.
“Sıkıntıyı önceden tasarlamak” (premeditatio malorum) zihinsel dayanıklılığı artırır. Stoacılar aksiliği önceden oluyormuş gibi gözlerinde canlandırarak kendilerini sıkıntıyla baş etmek için hazırlarlar.
13. Öfke, geçici bir deliliktir.
Marcus, öfkeye karşı sabır, anlayış ve bilişsel mesafe koyma stratejileri geliştirmenin gerekliliğini vurgular.
14. Hayata “Yukarıdan Görünüm” tekniği ile bakmak, önemsiz endişeleri küçültür.
“Yukarıdan Görünüm” tekniğinde kendinizi evrenin uzak bir köşesinden olayları izliyormuş gibi hayal edersiniz. Bu perspektiften bakıldığında, insanların kavgaları, hırsları ve endişeleri yeryüzünde koşan karıncaların önemsiz meseleleri gibi görünür. Dünya bir "leke", en büyük dağ ise bir "kum tanesi"dir. Bu kozmik bakış, ruhu yüceltir ve dünyevi arzular ile korkulardan arındırır.
Evrenin büyüklüğü içinde kişisel sıkıntıların geçiciliğini fark etmek, ruhu özgürleştirir.





Yorumlar