top of page
yesil_yazilar_logo

En Çok Okunanlar

Antik Çağın 7 Büyük Filozofunun Yaşam ve Mutluluk Felsefesi

Güncelleme tarihi: 1 Şub

Mutluluk Felsefesi
Antik Çağın 7 büyük filozofu ve onların takipçileri, erdemin (arete) en büyük iyilik olduğuna inanmış; erdemli bir hayatın gerçek mutluluğu (eudaimonia) getireceğini düşünmüşlerdir.

Aristoteles’in dediği gibi “Kim mutlu olmayı istemez ki!“: Hayatta bütün çabamız nihai hedefe, yani mutluluğa ulaşmak içindir. Yaşamın hengamesi farkında olmamızı zorlaştırsa bile, “iyi yaşam ve mutluluk felsefesi” bizi en çok ilgilendirmesi gereken konuların başında gelir.

“İyi yaşam nedir”, “iyi bir hayat nasıl yaşanır”, “nasıl mutlu olunur” gibi kulağa basit gelen yaşam ve mutluluk felsefesi ile ilgili sorular, antik çağ filozoflarını en çok meşgul eden konulardı. Etik, yaşam, mutluluk ve ahlakla ilgili sorular hala çağdaş filozof ve düşünürleri meraklandırmaya devam etmektedir.

Antik çağ filozofları, gerek kişinin kendi mutluluğu gerekse başkalarının mutluluğu olsun mutluluğu etiğin (iyi yaşamın) bir meyvesi olarak görmüşlerdir.

Bununla birlikte Antik Yunan’dan Doğu'nun bilge geleneklerine birçok filozof ve düşünür, mutluluğun bireyin kendi çabasıyla erişebileceği bir durum olduğunu düşünmüştür.

Antik Çağda Erdem “Arete” ve Mutluluk “Eudaimonia” 

Antik çağ filozoflarının peşinden koştuğu iyi yaşama, “Arete” yani iyi erdemlere sahip olmakla ulaşılır. Bilgenin bütün çabası erdemli bir yaşam sürmektir. 

Bu erdemler genel olarak bilgelik, adalet, cesaret, ölçülülük olarak ifade edilir ve filozofların bakış açısına göre küçük farklılıklar ile öncelik sıralarında değişimler gösterebilir. Ama bilgelik arayışı ve erdemli yaşam ortak değer olarak önemini korur.

Antik filozoflar erdemli bir hayatın meyvesi olarak gördükleri mutluluğu “eudaimonia” kelimesi ile ifade etmişlerdir.  

Eudaimonia; geçici mutluluk veya hoşluk duygusundan ziyade yaygın bir huzur, dinginlik, esenlik ve pürüzsüz akış halidir. Bu bireyin deneyimleyebileceği en iyi yaşam ve mutluluk felsefesi olarak ifade edilebilir. 

Kıbrıslı Zenon’un dediği gibi, "mutluluk sorunsuz akan bir yaşamdır.” Yani eudaimonia, anlık eylemlerimizi en yüksek benliğimizle uyumlu hale getiren mutlu ve sorunsuz akan bir yaşamı ifade eder. 

Antik Çağın 7 Büyük Filozofunun Yaşam ve Mutluluk Felsefesi

Sokrates’in Atina’da yaşadığı dönem (MÖ 470-399), insan bilgisinin, aklının ve kavrayışının sıçrama yaptığı dönem olması nedeniyle Altın Çağ olarak bilinir ve bu çağa damgasını vuran filozof Sokrates’tir. Diğer iki filozof ise erdem etiğini geliştiren öğrencileri Platon ve gelmiş geçmiş en büyük filozof olarak kabul edilen Aristoteles’dir.

Yaşam ve Mutluluk Felsefesi

Sokrates'in öğretileri, Helenistik dönemde çeşitli okullara dönüşmüştür. MÖ 330-30 yılları arasında ortaya çıkan dört Helenistik Felsefe Okulu Altın Çağ’ı devam ettirmiştir. Bu Sokratik okullar, iyi yaşam ve mutluluk felsefesi konularında benzer perspektifler sunmuşlardır.

Erdem etiğine dayanan ve Sokratik felsefeler olarak antik çağda birçok taraftar bulan bu yaşam ve mutluluk felsefeleri genel ve kapsayıcı hususlarda ortak özelliklere sahipken bazı noktalarda ayrışmaktadır. Şimdi bunları inceleyelim:


1. Sokrates: Sorgulanmayan Hayat Yaşamaya Değmez

Sokrates öğrenmenin etkili bir yolu olarak çevresindeki insanların hayatı sorgulaması için sorular sormuş; onların iyi bir yaşam felsefesine sahip olup olmadıklarını kavramalarına yardımcı olmuştur.

Sokrates’e göre, insanın doğasını anlaması, iyiyi ve kötüyü ayırt etmesi, erdeme (arete) uygun bir yaşam sürmesi mutluluğun anahtarıdır. "Kendini bil" sözü, felsefesinin temel taşlarından biridir.

Sokrates için yaşamımızı incelemek ahlaki zorunluluğumuzdur ve bunu yaparken akıl en iyi rehberimizdir. Ona göre “eudaimonia” temelli yaşam, doğru şekilde hareket etmekten ibarettir ve kötülük cehaletin sonucudur.

2. Platon (Akademi): İyiyi Arzulamak ve Erdem

Platon’a göre mutlu olmak isteyen herkesin, iyiyi arzulaması ve iyinin peşinden gitmesi gerekmekteydi. İnsanı iyi kılan ise, erdemdir (arete). Devlette ise adaletin iyilik ve mutluluk, adaletsizliğinse kötülük ve mutsuzluk olduğunu söyler.

Platon’a göre bir eylemin iyi olmasının koşulu erdemli bir kişinin o eylemi ortaya koyması ve bunu derin bir inanç ve adanmışlıkla yapmasıdır. İyiliğin içimizde olduğunu kabul eder.

Mutlu bir yaşam bireyin adalet, bilgelik, yiğitlik ve ölçülülük gibi erdemleri geliştirmesiyle gerçekleşir. Platon, erdemli bir toplumu da bireyin mutluluğu için gerekli görür.

3. Aristoteles (Lise): Akıl, Şans ve Altın Orta

Aristoteles için de yaşamın amacı, erdemleri uygulayarak eudaimonia'ya ulaşmaktı. Dünyadaki her şeyin uygun bir işlevi vardır: bizim uygun işlevimiz aklımızı kullanmaktır. Bu nedenle aklı iyi kullanmak, mutlu bir yaşam sürmenin yoludur. 

Bununla birlikte, iyi bir aile ve toplumsal çevre, bir dereceye kadar eğitim, sağlık ve zenginlik ve hatta güzel bir görünüme sahip olmak gibi bazı dış unsurlara da ihtiyacımız vardır. Öyleyse, mutlu bir yaşam sürdürebilmek sadece bireyin kavrayışı içinde değildir.  Uygun koşulların yanında  biraz da şansa ihtiyaç vardır.

Ayrıca mutluluk bir hedef değil, bir süreçtir; bu süreç, "altın orta" denilen dengeli bir yaşam tarzıyla yönetilmelidir. Altın orta, iki uç davranış arasındaki orta yoldur. Örneğin; İfrat (taşkınlık) ile tefrit (ciddiye almamak, eksik olmak) gibi iki aşırılığın tam ortası itidaldir (aşırı olmama, dengeli, ölçülü olma hali).

4. Anthisthenes (Kinikler): Basitlik ve Doğaya Dönüş

Anthisthenes ve öğrencileri yaşamda tek gerçek amacın mutluluğu aramak olduğuna inanırlardı. Mutlu olma olasılığını artıracak her erdem için doğanın gerekliliklerine bakılır ve  erdemlere uygun davranarak mutlu olmanın yolu aranırdı. 

Kiniklerin temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir. Kinikler insan eseri olan her türlü etik ve ahlak sistemini hor görerek basit ve doğaya uygun yaşamayı, yani zaruri ihtiyaçlarını karşılamak haricinde bütün dış bağlantılardan özgürleşmeyi yeğlemişlerdir.

Diyojen gibi önde gelen Kinik filozoflar, toplumun dayattığı lükslerden ve yapay değerlerden uzak durarak, doğaya uygun ve sade bir yaşam sürmeyi önermişlerdir. Onlara göre, gerçek mutluluk, kişinin arzularını en aza indirip erdemli bir yaşam sürmesiyle elde edilir.

5. Kıbrıslı Zenon (Stoacılar): Akıl ve Amor Fati (Kaderini Sevmek)

Kıbrıslı Zenon ve takipçileri, mutluluğu doğayla ve akla uygun bir yaşam sürmekte bulur. Stoacılara göre, erdemli bir yaşam süren kişi, hiçbir dış koşuldan etkilenmeyen bir içsel huzura ulaşır.

Stoacılara göre kaderin emirlerine boyun eğmezsek başımıza muhtemelen keder, öfke veya korku duyacağımız şeyler gelir ve dinginliğimizi bozar. Bundan kaçınmak için kaderin bizim için uygun gördüğü şartlara uyum sağlamamız ve etrafımıza topladığı insanları sevmek için elimizden geleni yapmamız gerekir. 

Başımıza geleni gönülden kabul etmemiz ve her işte bir hayır görmemiz bizim yararımıza olacaktır. Yalnız burada önemli bir nokta var; Stoacılar gelecek hakkında değil, geçmişle ve şimdiyle ilgili kaderci olmamızı önerirler.

6. Epikuros (Epikürcüler): Zevk ve Acının Dengesi

Epikuros ve takipçileri, mutluluğu kötü şeylerden sakınmak, iyi hissettiren şeylerin (zevkin) peşinde gitmek ve haz aramakta görmüşlerdir. 

Ancak Epikuros'a göre, burada kastedilen zevk, geçici hazlar değil, uzun vadeli huzur ve dinginliktir. Hazzı temel ihtiyaçların (Temel beslenme ve barınma gibi) giderilmesinde aramış; arzularını azaltmanın ve kontrol altına almanın önemini vurgulamıştır.

Bu nedenle, Epikuros, ölçülü bir yaşam sürmeyi ve aşırıya kaçmamayı öğütlemiştir.  Basit hazlar en büyük mutluluğa ve en az acıya yol açarken, keskin ve aşırı hazlar (Zenginlik, ün ve güç gibi arzuların peşinden gitmek) bireye zarar verir. 

Ona göre, dostluk ve basit bir yaşam mutluluğun temel bileşenlerindendir.

7. Pyrrhon (Kuşkucular): Kesin Yargılardan Kaçınma

Pyrrhon ve takipçileri, mutluluğun huzurlu bir zihinle mümkün olduğunu savunmuşlardır. Pyrrhon gibi filozoflar, kesin yargılardan kaçınmanın ve sürekli bir sorgulama hâlinde olmanın bireyi zihinsel huzura kavuşturacağına inanmışlardır. 

Onlara göre, insanın mutlak bilgiye ulaşamaması doğal bir durumdur ve bu durumu kabullenmek mutluluğa götüren bir adımdır.

Pyrrhon’a göre yargıyı erteleyerek, olguların yada nesnelerin göründükleri biçimle sınırlı kalarak ve gerçekten ne oldukları hakkında kesin bir hüküm ileri sürmekten kaçınarak, yaşamın çapraşıklığından kaçabilir ve dingin bir iç huzura ulaşabiliriz.

Sonuç olarak; ilk filozoflar, mutluluğu erdeme dayalı karakter inşasında bulmuşlar; genel olarak bireyin erdemi ilke edinmesini ve dış unsurlara bağımlılığını azaltmasını içeren mutluluk felsefesini benimsemişlerdir.

Bu büyük filozofların öğretileri, bugün de insanların daha huzurlu bir yaşam ve mutluluk felsefesi arayışlarını kolaylaştırmaktadır.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2024 Yeşil Yazılar - Tüm Hakları Saklıdır. İçerikler İzinsiz Kullanılamaz ve Çoğaltılamaz.

bottom of page