Yazının İçeriği
Giriş
Stoa felsefesini 2019’da duydum. Ülkemizde çok bilinmemesine rağmen Batı ülkelerinde destekçilerinin ve uygulayıcılarının büyük bir hızla büyüdüğü aşikar. Google’a “stoicsm” kelimesini girdiğinizde 51.300.000 sonuç bulunuyor ve bu sayı her geçen gün büyüyor. Stoa öğretisi ve yaşam felsefesi üzerine her yıl yüzlerce kitap yazılıyor; yüzbinlerce insanın katıldığı seminer ve çalışmalar düzenleniyor. Peki bu yaşam felsefesi Batı ülkelerinde neden böyle ilgi görüyor?
Kaotik Dünyada Bütünsel Bir Yaşam Felsefesi Sunuyor
Birinci neden; kaotik bir dünyada yaşıyoruz. Stoacılık bilimsel olarak kabul gören bütünsel bir yaşam felsefesi sunuyor. Stoacı çağdaş yazar Jules Evans'ın verdiği bir röportajda belirttiği gibi,
"İnsanlar kendilerini kontrolden çıkmış hissediyorlar… Stoacılık diyor ki, dış dünyayı kontrol edemeyeceğinizi, ancak kontrolünüzdekilere, kendi inançlarınıza ve kendi eylemlerinize odaklanarak bir miktar huzur, mutluluk ve ahlaki anlam bulabileceğinizi kabul edin.”
Covid-19’un ilk günlerinden itibaren Stoa felsefesini anlatan kitap satışlarında büyük artışlar görüldü biliniyor. Zorluklara rağmen nasıl sakin kalacağımıza dair Stoacı filozofların öğretilerinin yeni birçok okuyucunun ilgisini çektiği açık.
Pandemide olduğu gibi sosyal, politik ve çevresel sorunlar bizleri bunaltıyor. Ancak Stoacı felsefe, buna rağmen kontrolümüzde olana odaklanarak insanlara nasıl mutlu, sakin bir yaşam süreceklerini söylüyor. Kötü veya stresli zamanlarda ya da işlerin yolunda gitmediği anlarda nasıl hayatımıza olumlu bir yön verebileceğimizi bize öğretiyor. Belki de soruyu tersinden sormak gerekiyor. Bu kadar kontrolümüzden çıkmış bir dünyada bize mutlu ve dengeli yaşamın anahtarını sunabilen Stoa felsefesi neden daha fazla yaygın değil?
Stoacı Felsefe Liderlik İçin Uygun Bir Felsefe
İkincisi; Stoa felsefesi liderlik için pratik ve sonuç alıcı bir öğreti sunuyor. Stoacılık bize olayları kontrol etmeye çalışmadan önce kendimizi kontrol etmemiz gerektiğini öğretir. Marcus Aurelius gerçek bir filozof, lider ve kraldı. İmparator Marcus Aurelius'tan itibaren liderler, Stoacı bir tutumun başarısızlık karşısında saygı kazandığını ve başarı karşısında kibirden korunduğunu keşfettiler.
Stoacılığın belirsizlikle karşılaşan herkes için bir çekiciliği vardır. Ancak liderler özellikle risk ve akışa maruz kalıyorlar, bu nedenle birçoğunun zihinsel sağlıkları için Stoacı bir tutum almaları şaşırtıcı değil.
Bill Clinton'ın en sevdiği kitaplardan birinin Marcus Aurelius'un Meditasyonları olduğu biliniyor. Liderlerin bu Roma imparatorundan öğreneceği çok şey var.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Nelson Mandela 20 yılı aşkın hapishane hayatında tanıştığı bu düşünce akımından etkilenen önemli liderler arasında…
1992 yılında ABD’de bağımsız başkan yardımcılığı için de yarışan Emekli Koramiral James Bond Stockdale uçağı düşürüldükten sonra Vietnam’da sekiz yılını esir olarak geçirmiştir. Nancy Sherman “Stoacı Savaşçılar: Askeri Düşüncenin Arkasındaki Eski Felsefe” (Stoic Warriors: The Ancient Philosophy Behind The Military Mind) adlı kitabında J. B. Stockdale’in esaret süresince gördüğü inanılmaz işkence ve insanlık dışı muameleden Stoacı öğreti sayesinde zihinsel sağlığını koruyarak nasıl çıktığını anlatmakta ve bu felsefenin askeri liderler tarafından başarı ile uygulanabileceğini göstermektedir.
Amerikan ordusunun Stoa felsefesinden yararlanmaya çalıştığı, bu alanda birçok program başlattığı, milyonlarca dolar kaynak ayırdığı biliniyor. Ordu, Stoacılığı askerleri aşırı stresle, öfkeyle ve belirsizliklerle başa çıkmaları için eğitmenin bir yolu olarak kabul ediyor.
Stoacı Felsefe Bilimsel Temellere Dayanıyor
Üçüncüsü; gençler ve liderler başta olmak üzere birçok insan modern bilişsel davranışçı terapinin (BDT) doğrudan Stoacı felsefenin öğretilerine dayandığının giderek daha fazla farkına vardı ve BDT, bilimsel, ampirik çalışmalarla modern dünyadaki en etkili psikoterapi biçimlerinden biri olduğunu kanıtladı. Kısacası, modern psikoloji (ve bilim), eski Stoacı “duyguların terapisinin” gerçekten işe yaradığını ve oldukça iyi çalıştığını göstermiştir.
Uygulama Teknikleri Rasyonel
Günümüzde Stoacı felsefenin bir diğer büyük çekiciliği, tekniklerinin rasyonel bir temele sahip olması ve doğaüstü güçlere inanmayı gerektirmemesidir. Bu nedenle modern Stoacılık, laik hümanistler ve ateistler arasında çok popülerdir, ancak dindar insanlar ve muhafazakarlar arasında da yayılmaktadır. Stoacılık, Silikon Vadisi'nde ve girişimcilik dünyasında da öne çıkmıştır, çünkü bir iş dünyasında türbülans ve öngörülemezlikle karakterize edilen bir tür duygusal istikrar sağlar.
İnternet Stoacı Felsefenin Yaygınlaşmasını Kolaylaştırıyor
Internet sayesinde milyonlarca genç hem felsefe hakkında hızlı bir şekilde bilgilere ulaşırken kurdukları sosyal gruplar vasıtasıyla paylaşımlarda bulunabiliyorlar. Netice olarak doğru ve işe yarar bir öğreti çok kolay taraftar kazanabiliyor.
Stoa Topluluğu (Stoic Community)’nun 2012 yılında sadece 480 üyesi varken bu sayı 2021 423.000’e ulaşmış. Bu da gösteriyor ki ilgi giderek büyüyor.
Ancak bahsettiğimiz bu ilgi Stoa öğretisinin bir yaşam felsefesi olarak kolaylıkla uygulanabilir olduğu anlamına gelmemektedir. Stoa tekniklerini uygulamak ve yaşam felsefesi haline getirmek için Marcus Aurelius gibi uzun yıllar çalışmak, okumak ve pratik yapmak gerekmektedir. Bununla birlikte harcanan emek ve çaba karşılığında ulaşılabilecek ödül muazzamdır.
,