Antikçağda Stoacılık
Kıbrıslı Zenon tarafından MÖ 300 civarında Atina'da kurulan Stoacılık, Helenistik zamanların en başarılı ve yaygın felsefesi olmuştur.
Stoacılar, “sorgulanmamış hayatın yaşamaya değmeyeceği” ve “erdem yoluyla iyi yaşamanın” en yüksek iyilik olduğu Sokratik geleneğinden yola çıkmıştır. İki esasa dayanıyordu; Doğaya uygun yaşamak (Dolayısıyla aklımızı kullanarak dünyayı insanlar için iyi bir yer haline getirmek) ve yaşarken bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalet değerlerini esas almak… Zenon’a göre bu, sakin ve “sorunsuz akan bir hayata" yol açacaktı.
Stoacılık, temelde pratik felsefenin zihin ve ruh için bir tür terapi veya ilaç olduğu fikrine dayanıyordu.
Stoacılar; felsefeyi, insan ıstırabı ile aşırı öfke ve endişe gibi olumsuz duyguları azaltmak, bu olumsuz duyguların yerine sevgi, şefkat ve neşe gibi olumluları koymak için kullandı. Klasik Stoacılık, bir bütün olarak toplumun ortak yararına katkıda bulunmaya da büyük önem verdi.
Zenon'u Atina'da birçok Stoacı filozof takip etti. Fakat, ne yazık ki yazılarının çoğu kayboldu; bize yalnızca alıntılar ve parçalardan oluşan bilgi kırıntıları kaldı.
Roma Stoacılığı: Seneca, Epictetus ve Marcus Aurelius
Seneca (MÖ 4–MS 65), Roma İmparatorluğu'nun en zengin, en ünlü siyasetçilerinden biri, aynı zamanda bir oyun yazarıydı. Elimize Stoacılık’la ilgili yazıları en çok ulaşan bilgedir.
Seneca'yı benzersiz kılan şey, insani duygulara ve insani duruma derinden ilgi duyan keskin bir psikolog olmasıdır.
Seneca, iç huzuru sağlamak için endişenin nasıl üstesinden gelineceği üzerine eserler yazdı. Kaçınılmaz ölümlülüğümüzle nasıl barışılacağı, sıkıntılarla nasıl başa çıkılacağı, nasıl anlamlı bir yaşam sürüleceği ve topluma nasıl katkıda bulunulacağı, “geçici bir delilik biçimi" olarak tanımladığı öfkenin nasıl üstesinden gelineceği gibi esaslı konularda müthiş saptamalarda bulundu.
Seneca'nın yazıları modern insan için bilgelik hazinesi olmaya devam ediyor. Eserleri içinde en bilineni kuşkusuz arkadaşı Lucilius'a yazdığı ünlü Ahlak Mektupları’dır.
Stoacı filozof Epiktetos (MS 55-135) köle olarak doğdu. Roma'da Stoacılık okudu ve kölelikten kurtulduğunda, öğrencilere ders verdiği kendi felsefe okulunu kurdu.
En önemli eserleri olarak bir öğrenci tarafından kaydedilen “Söylemler” ile temel öğretilerinin kısa bir özeti olan El Kitabı (Encheiridion) görülür.
Epiktetos'u diğer Roma Stoacılarından ayıran şey, “kontrol ikilemi” ne yaptığı vurgudur. Kontrol ikilemi; bazı şeylerin elimizde olduğunu, bazılarınınsa elimizde olmadığını söyler. Üzerinde tam kontrol sahibi olduğumuz şeylere (mesela zihin) yoğunlaşmalı, üzerinde kontrol sahibi olmadığımız şeylerle uğraşarak zaman kaybetmemeliyiz. İyi bir yaşam sürmek, kontrolümüz dışında olanı değil, kontrolümüz içinde olanı tam olarak anlamakla mümkündür.
Epiktetos'taki bir diğer vurgu, Stoacıların olumsuz duygulara ve insan ıstırabına yol açan kötü yargılarda bulunmaktan kaçınmak için kullandıkları “Stoacı farkındalık” veya dikkat (Yunanca prosochē) üzerinedir.
Son Roma Stoacısı on iki yaşındayken Stoacı felsefe okumaya başlayan Roma imparatoru Marcus Aurelius (MS 121-180)’dur.
Marcus Aurelius “Meditasyonlar” ile ünlüdür. Yayımlanması amaçlanmayan kişisel bir defter olan eserin Yunanca orijinal başlığı "Kendim İçin"’dir. Kitap, nasıl daha iyi bir yaşam sürüleceği, dünyaya Stoacı terimlerle nasıl bakılacağı, topluma nasıl katkıda bulunulacağı ve hatta nasıl yönetileceği hakkındaki kişisel notlarından oluşmaktadır.
Viktorya döneminde en çok satanlar arasına girdiğinden beri Meditasyonlar, nasıl daha iyi, daha etkili ve daha derin yaşamlar sürüleceği ve yaşamın devam eden zorluklarına ve olumsuzluklarına nasıl yanıt verileceği ile ilgilenen sayısız kişi tarafından okunmuştur.
Marcus Aurelius'u Seneca ve Epictetus'a kıyasla benzersiz kılan şey, “olanlara” bakış açımızı bilinçli olarak daha büyük veya farklı bir referans çerçevesine kaydırarak “olanlar” hakkındaki algılarımızı ve yargılarımızı değiştirme yeteneğidir. Bu, Meditasyonlar boyunca sıklıkla kullandığı bir tekniktir.
Modern Stoacılık
Stoacılık, Hıristiyanlık yayıldıkça Marcus Aurelius döneminden sonra azalırken, Rönesans döneminde yeniden keşfedildi ve Descartes, Spinoza, Rousseau, Adam Smith, Kant ve Montaigne gibi birçok tanınmış Avrupalı filozofu etkiledi.
19’uncu yüzyılda Ralph Waldo Emerson ve Henry David Thoreau Stoacı düşünceleri benimsedi. Ralph Waldo Emerson, Stoacı yazarları okuyucularına coşkuyla tavsiye etti ve hatta kendi yazılarında Seneca'nın edebi tarzını taklit etti. Emerson’un 1841 yılında yayınladığı “Self-Relience” makalesinde Seneca ve Marcus Aurelius’un etkileri görülür.
Stoacılar, Amerikalı devlet adamları (George Washington ve Thomas Jefferson gibi) tarafından sıklıkla okundu.
Son zamanlarda ise, yüz binlerce okuyucu, çoğu zaman kaotik olan bir dünyada huzur ve kişisel kontrol duygusu arayan modern insanlara sunduğu pratik tavsiye ve teknikler nedeniyle yeniden canlanan Stoacılığı büyük bir hevesle benimsemeye başlamış görünüyor.
Geçtiğimiz on beş-yirmi yıl boyunca, birtakım yazarlar bu ilginin yeniden canlanmasına ilham vermekte yardımcı oldu. Bunların en önemlileri; William B. Irvine, Ryan Holiday, Stephen Hanselman, Massimo Pigliucci, Donald Robertson’dır.
Bu yazarların eserlerine ek olarak, filozoflar ve psikoterapistler tarafından 2012 yılında “bir hafta Stoacı gibi yaşamanın” olumlu, ölçülebilir sonuçlar üretip üretemeyeceğini görmek için yapılan bir deney, Modern Stoacılık adlı bir kuruluşun doğuşuyla sonuçlandı.
Modern Stoacılık her yıl Stoicon adlı çok katılımlı bir uluslararası konferansa ev sahipliği yapıyor ve “Bir Hafta Boyunca Stoacı Gibi Yaşa” (veya kısaca “Stoacı Haftası”) başlıklı ücretsiz, yıllık çevrimiçi kurs düzenliyor. Şimdiye kadar 40.000'e yakın kişi bu kurslara katıldı.
Modern Stoacılar, Stoa Felsefesiyle ilgilenmenin bireye;
* İçsel huzur ve yaşama sevinci bulması,
* Olumsuz karşılaşmalara karşı yapıcı tepkiler geliştirmesi,
* Daha iyi bir insan olması,
* Problem çözme yeteneğinin gelişmesi,
* Zayıf ve güçlü yönleriyle kendisini tanıması,
* Yaşam amacını bulması ve daha iyi bir hayat yaşaması,
* Kaygılarını ve endişelerini gidermesi konusunda yardımcı olabileceğini ileri sürmektedirler.
Modern Stoacılık, rasyonel analize dayanan bir felsefe olduğundan her kesime hitap eder. Başka bir deyişle, Stoacılığın pratik tekniklerinin her inanç ve düşüncedeki farklı insanlara sunabileceği faydalar vardır ve bu yüzden Stoacılığa olan ilgi hızla artmaktadır. Ancak bu faydaların kişiden kişiye değişebileceğini, öğrenme ve uygulama sürecinin zaman alabileceğini unutmamak önemlidir.
コメント