top of page

Ahlak Mektupları ve Daha İyi Bir Yaşam İçin Seneca'dan 8 İlke

Güncelleme tarihi: 21 Kas

Stoacı filozof Seneca'nın resmi

Yazı İçeriği

 

Senaca ve Ahlak Mektupları

Seneca (MÖ 4-MS 65) birçok eser vermiş çok yönlü bir yazar olmanın yanı sıra Roma Stoacılığının önde gelen filozoflarından biridir. Felsefeyi insan ruhunu ahlaksal iyiye yöneltmek için tek enstrüman olarak görür. Felsefe, Seneca’ya göre, ahlaksal yozlaşmanın getirdiği kötülüklere karşı insanın sığınağıdır. 

Seneca’yı benzersiz kılan her yönüyle insanın içinde bulunduğu duruma ilişkin güçlü kavrayışıdır.  Bundan dolayı 20’nci yüzyılda ve günümüzde birçok bilim insanı Seneca’yı ilk psikolog olarak görmüş, incelemiş, öğretilerini Stoacı Felsefenin ilkeleri ile beraber terapilerinde kullanmıştır. 

Senaca, Ahlak Mektupları’nı Roma’da yüksek düzeyde (Sicilya Valisi) bir bürokrat olan arkadaşı Lucilius’a hitaben yazmıştır. Ancak İmparator Neron’un Seneca’ya karşı düşmanca duygularının bilinmesi ve mektuplarında sık sık ölüm düşüncesini dile getirmesi, kendini teselli etme ve bir nebze de geleceğe felsefesini aktarma arzusu ile yazma ihtimalini de akla getirmektedir.

Seneca, Ahlak Mektupları’nı irrasyonel inançların ve yanlış yaşam felsefesinin yol açtığı yıkımlardan insan ruhunu kurtarmak için kaleme almıştır. Montaigne, Erasmus, Shakespeare, Bacon, Spinoza ve ruhu daralan herkes Ahlak Mektupları’na başvurmuştur.  

Yani cesaretiniz kırıldığında veya başınıza kötü bir olay geldiğinde kitaptan bir kaç mektup okumak ruhunuza iyi gelecektir. Eser, felsefi bir klasik olmakla birlikte oto-telkin özelliğini de taşımaktadır.  

Seneca'nın Stoacı 8 ilkesi

Büyük Filozofun binlerce yıl öteden bugün bizlere sunduğu Stoacı çareleri 8 başlık altında özetledik. 

1. Dostlarınızı Seçerken Dikkatli Olun (Ahlak Mek.: 3, 6, 19, 48, 94)

Seneca anlamlı dostluklar kurmayı mutlu bir hayat sürmek için gerekli görür. Gerçek ve güvenebileceğimiz dostlara ihtiyacımız var. Başkalarıyla vakit geçirerek içsel niteliklerimizi ve karakterimizi geliştirebiliriz. 

Dostlar daha erdemli bir yaşama ulaşmamıza en çok katkıda bulunabilecek insanlardır. Dost olanlar kader birliği kurar, iyi ve kötü günde birliktedirler, birbirlerini gözetirler. 

Kiminle dostluk kuracağımıza uzun uzun düşündükten sonra karar vermeliyiz;  dostumuz olmaya layık olup olmadığını sorgulamalıyız. Öyleyse kimler arkadaş olmaya layık görülmeli? 

Öncelikle potansiyel dostumuzun karakterini düşünmeliyiz. Hayatımızı olumsuz etkileyebilecek insanlardan ziyade, benzer olmaya çalıştığımız, gelişmemize ve büyümemize yardımcı olacak, pozitif insanlarla dost olmalıyız.

Ayrıca, dostluk menfaate değil, karşılıklı samimiyete ve güvene dayanmalıdır. Çıkar temelli dostluklar kurarsak onlara en çok ihtiyacımız olduğunda yanımızda olmayacaklardır.

Seneca zararlı arkadaşlardan uzaklaşmayı, çevrenizde iyi karaktere sahip insanları bulundurmayı önerir.

Seneca’nın tavsiyeleri çok güçlü; lakin yaşadığımız tüketim çağında çok ve kısa sürede dostluk kurulmasının güçlükleri düşünüldüğünde, birkaç gerçek dosta sahip olmanın yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Yani enerjimizi stoa felsefesini özümsemiş biri olarak birçok dostluktan ziyade az ve öz dostluklar geliştirmeye harcamalıyız.

2. Bir Rol Model Seçin (Ahlak Mek. 11, 25)

Seneca, karakterimizi ona göre düzenleyebileceğimiz bir rol modele sahip olmamız gerektiğini; cetvel kullanmadıkça çarpık yanlarımızı düzeltemeyeceğimizi söylüyor.

Seneca’da sanki kendisine rol model olarak “Epikuros’u seçmiş görünüyor. İlk 30 mektuptaki alıntılar Epikuros’tan…

Ayrıca rol model seçimi yanında denenmiş yazarları döne döne okumanın da erdem yolunda başarılı olmak için yararlı olacağını belirtiyor.

Rol model seçmek işleri kolaylaştırabilir. Kafanız karıştığında doğruyu bulmak için seçtiğiniz rol modelin benzer durumlarda nasıl davrandığını öğrenerek kendimizi ve karakterimizi geliştirebiliriz.

Rol model olarak seçtiğimiz kişiler düşüncelerimizi ve duygularımızı şekillendirecektir. Sizde başkaları için rol modeller olmak amaçıyla amacınıza uygun rol modelleri seçmelisiniz.

3. Asla Şikayet Etmeyin (Ahlak Mek.: 94, 123)

Günümüzün hengamesi içinde negatif düşüncelere kapılmak çok kolay; fakat zararı da bir o kadar fazla. Çalışma hayatında verimliliği düşüren ilk etken: Sürekli yakınmak, sızlanmaktır.

Standford Üniversitesi çalışanları yaptıkları bir araştırmada; şikayet etmenin veya şikayete maruz kalmanın problem çözme ve hafıza merkezi olan hipokampusa zarar verdiğini ortaya çıkarmışlar.

Buna rağmen şikayet etmek, sızlanmak o kadar yaygın ki, “Şikayetsiz Bir Dünya" kitabının yazarı Will Bowen'a göre; bir insan günde ortalama 15-30 kez içinde bulunduğu durumdan veya olaylardan yakınıyor.

Seneca, insanlar arasında son derece yaygın bu davranışı insan doğasına aykırı bir eylem olarak görmüş; neden-sonuç ilişkisi içinde işleyen doğanın insanı sürüklediği her durumu, bizim için kötü olsa dahi, sükunetle kabul etmek gerektiğini savunmuştur. Aksi taktirde insan doğa yasalarına karşı çıkmış olur, bu da mutsuzluğu getirir. Filozof Friedrich Nietzsche’nin “Amor Fati” (Talihinizi sevin) ifadesinin kaynağı da bu düşüncedir.

Senaca, “Olması her an mümkün olan doğal bir şey hiçkimse için üzücü olamaz, öyle olmasını düşünmediğimiz sürece…” ifadesiyle şikayetin sükunetimizi ve dinginliğimizi bozacağını söyler. 

Devamlı şikayet eden insanları çevremizde tutmak karakterimizi olumsuz etkiler. Ne kadar çok hayatından memnun arkadaşımız varsa mutlu olma olasılığımız o kadar çok artacaktır. 

Ünlü çağdaş filozof-yazar Jim John’un dediği gibi “en çok zaman geçirdiğimiz beş kişinin ortalamasıyız.”

4. Stoacı Felsefe İlkeleri İle Ölüm Korkusunu Yenin (Ahlak Mek.: 12, 24, 26, 30, 58, 63, 93)

Ölüm ve yaşlılık korkusu, Ahlak Mektupları’nın neredeyse her bölümünde işlenir. Seneca, “Ne kadar yaşayacağım bana bağlı değil, ama nasıl yaşayacağım benim kontrolümde” der. İyi yaşamak, Seneca’ya göre, aynı zamanda iyi ölmek demektir.

Bizim için ölüm en büyük korkudur. Bu korkuyla baş edemezsek hayatı dolu dolu yaşayamayız. Ölüme değil, iyi yaşamaya odaklanmalıyız.

Seneca’ya göre, evrende her yerde genel kural olmasına rağmen değişime direnme eğilimindeyiz. Gerçekten de, değişim olmasaydı hayat olmazdı. Bu yüzden Stoacılar, ölmekten kaygılanmaz ve ölümü bir değişim olarak görürler.

Stoacılar sevilen birinin kaybına odaklanmak yerine, geçmişte mutluluğun ve neşenin kaynağı olan şeyin anısına saygı duyarak mutlu hissetmeyi doğru bulurlar. Seneca şöyle yazıyor: "Kader aldı, ama Kader verdi. Güçlü bir biçimde arkadaşlıklarımızın tadını çıkaralım, çünkü bu ayrıcalığın ne kadar süre bizim olacağını bilmiyoruz.”

5. Korku ve Kaygıyı “An"da Yaşayarak Yok Edin (Ahlak Mek.: 5, 12, 13, 44, 78, 92, 101)

Korku genel olarak gelecekte olması muhtemel kötü bir olay düşüncesinden; kaygı ise sürekli olarak tekrarlanabilecek olaylar düşüncesinden ortaya çıkar. Önemli bir sınavda başarısız olmaktan korkan bir öğrencinin bu korkusu devamlı başarısız olma fikrine evrilmişse kaygıya dönüşmüş demektir. Endişe bu duygulardan biraz farklıdır. Endişe harekete geçirir. Uçağı kaçırmaktan endişe ederiz; önlem olarak yarım saat daha erken yola koyuluruz.

Senaca, ileriyi görme yeteneğini bize verilmiş en büyük nimet olarak görür; ama bu yeteneğin bize zarar veren bir kötülük kaynağına evrilmiş olduğunu belirtir. Olmamış olaylar hakkında kaygılanmak sadece enerjimizi tüketir. “Beklentilerin çoğu gerçekleşmez, gerçekleşse bile o zaman, gerçekleştiği zaman endişelenelim, bugünümüzü berbat etmeyelim” diye yazar.

Olmamış olaylar ve gelecek için korku ve kaygı duymak bize hiçbir şey kazandırmaz; sadece yaşamamız gereken ana mutsuzluk getirir. Gelecek olan, gelecek; gelince düşünürüz… 

Seneca, sorunları gözümüzde büyütmekten ve şikayet ederek durumumuzu daha da kötüleştirmekten sakınmamızı; Kader’in verdiklerinin biz onu gözümüzde büyütmediğimiz sürece önemsiz olduğunu; “bu bir şey değil, sona erene kadar buna katlanmaya çalışırım” diyerek kendimizi cesaretlendirirsek, buna inandığımız için kederimizin gerçekten hafifleyeceğini söyler. Seneca’nın yazdığı gibi, “Her insan olduğunu hayal ettiği kadar sefildir.”

Sefillikten ve mutsuzluktan kaçınmanın tek yolu, Seneca’ya göre, zihinsel olarak ileri uzanmak değil, şimdiki anda yaşamak; şimdiki anın tam ve mükemmel olduğunu anlamaktır. Gerçekten sahip olduğumuz tek hayatın, şimdiki an olduğunu yazmıştır. 

Ayrıca Seneca, “arzuyu sınırlamanın korkudan iyileşmeye yardımcı olacağını” belirtmiştir. “Umut etmeyi bırakan kormayı bırakır.”

6. Gelecekteki Sıkıntı ve Zorluklar İçin Hazırlık Yapın (Ahlak Mek.: 76, 66, 98, 24, 78, 15, 67, 85, 45)

Kaotik zamanlarda yaşıyoruz; her gün psikolojik olarak sınanıyoruz. Psikolojik olarak sağlam insanlar, zorluklarla karşılaştığında duygusal dayanıklılık göstererek, sorunları çözmek için doğru bir yaklaşım benimsiyorlar. Bu, güçlü bir sağduyu gerektirir ve bunu başaran insan sayısı çok azdır.

Seneca’ya göre, sıkıntı ve zorluklar hayatın parçasıdır; bunlarla mücadelede iki kavramı öne çıkarır: Erdem ve Talih (Kader). Erdem tamamen bize bağlıdır; Talih ise bize bağlı değildir. 

Biz içsel karakterimizi geliştirmek için çabalamalı, erdemli olmayı hedeflemeli; Talih’in işine karışmamalıyız. Talih bize iyi şeyler sunarsa bunları sevinçle kabul etmeli; sıkıntı ve zorluk yaratırsa, bunu da “bizim payımıza düşenin her zaman Doğa’nın bütünü için iyi olduğu” inancıyla cesaretle ve dinginliğimizi bozmadan sükunetle karşılamalıyız. Hatta Stoacılar, sıkıntı ve zorluklarla karşılaştığımızda bunu bir erdemimizi hayata geçirmek için kullanmamızı tavsiye eder. 

Seneca’nın bu düşüncesi Epiktetos’un “kontrol ikilemi” tekniğinin ilk versiyonudur.  Epiktetos kontrol etttiğimiz (bize bağlı olan) şeyleri düşüncelerimiz, niyetlerimiz, yargılarımız; kontrol edemediğimiz (bize bağlı olmayan) şeyleri bedenimiz dahil bütün dış unsurlar olarak tarif etmiştir. Kontrol edebildiğimiz şeylere odaklanırken, kontrol edemediğimiz şeyler üzerine enerjimizi harcamamalıyız.

Bu durumda hiçbir şey yapmadan olayların başımıza gelmesini mi beklemeliyiz? Stoacılar bunun için bir teknik geliştirdiler: Olumsuzu canlandırma tekniği. 

Başımıza gelen talihsizliklerin etkisini azaltmak için en iyi yol önceden olabilecek durumları düşünmek ve hazırlık yapmaktır. Seneca, önceden kestirilen felaketin darbesinin yumuşak olacağını; bilgenin başkalarının uzun süre çekerek hafiflettikleri kötülükleri uzun uzun düşünerek hafiflettiğini söyler. Bu negatif düşünce değildir. Geleceği olumsuzluklarıyla birlikte öngörmek ve belirsizliklere karşı bir hazırlıktır.

7. Sade ve Basit Yaşayın: Azla Yetinin (Ahlak Mek.: 5, 17, 18, 88)

Stoacılar aşırılığı, şatafatı, lüksü ve servetin boş amaçlar için harcanmasını hoş görmezler.

Seneca, doğaya uygun davranmamız gerektiğini; yaşam için bize biraz yiyecek, başımızı sokabileceğimiz bir barınak ve örtünebilecek kadar elbisenin yeterli olduğunu söyler. Gerisi erdeme ulaşmak açısından fuzulidir.

Neşe ve mutluluğu artırmak arzuları azaltmakla mümkün olur. Bir gün ödünç verilenleri kaybedersek bu bizim neşe ve mutluluğumuzu etkilemez. Bu nedenle Senaca, basit ve sade yaşamaya kendimizi alıştırmayı gerekli görür. 

Seneca, erdemli bir yaşamı, ya fakir olmakta ya da fakir gibi davranmakta bulur. Bilgeliğe erişmek için yapılan çalışma, Seneca’ya göre, azla yetinme öğrenilmedikten sonra sağlıklı olmaz. Azla yetinme de istekli bir fakirliktir. 

Ölçülülük önemlidir. Ölçülü olan ne kadar almak istediğini değil, ne kadar alması gerektiğini bilir. 

Tüketimi yücelten bir toplumda büyüdük; dolayısıyla kendimizi arzulardan kurtarmak zor olabilir. Seneca, bize kendimizi bu zihniyetten nasıl kurtaracağımıza dair tavsiyeler veriyor: Sahip olduklarımızdan memnun olmak, basit şeylerden zevk almak için çalışmalıyız; ihtiyaç duyduklarından ve sahip olduklarından daha fazlasını isteyenler her zaman daha fazlasını isteyeceklerdir; bu sadece bir memnuniyetsizlik döngüsüne yol açacaktır.

Seneca, eğer zengin isek, yoksullukla bir ilişki geliştirmemiz gerektiğini de söylüyor. Bilgisayarlarımız, telefonlarımız, arabalarımız olmadan yaşamayı ve zaman zaman oruç tutmayı deneyebiliriz. Bu şeyler olmadan hayatla başa çıkabileceğimizi öğrendiğimizde, onları kaybetme korkusundan kurtulabiliriz.

8. İç Dünyanızı Güçlendirin (Ahlak Mek.: 21, 27, 77, 78, 94)

Stoacı felsefede mutlu ve huzurlu yaşam, temel olarak insanın iç söylemine egemen olmasından ibarettir. Seneca da her şeyin bir kanıya bağlı olduğunu, tüm acılarımızın ölçüsünün kanı olduğunu söyler.

Seneca’ya göre, “Sıkıntı, şeylerin kendilerinden değil, onlar hakkındaki kanılarımızdan kaynaklanıyor ise onları değiştirmeliyiz.” Bu nedenle kendimizi geliştirmenin ilk adımı kendi zihinsel kusurlarımızı tanımaktır. Hiçbirimiz mükemmel değiliz ve kendimiz üzerinde hangi alanlarda çalışmamız gerektiğini titizlikle belirlemeliyiz.

Seneca, kendimizi geliştirmemiz için bir olaya veya kışkırtmaya bizden daha güçlü tepki veren başka insanları gözlemlememizi salık verir.   

Seneca, dış unsurların (para, mevki, şöhret) içsel gücümüz ve mutluluğumuz üzerindeki etkisi konusunda bizi uyarır. Bunlara sahip olmak bizi mutlu ve erdemli yapmaz. Dış unsurları sadece toplum yararına ve iyi amaçlarla kullanırsak avantaj yaratırlar. 

Seneca zihinsel olarak güçlü insanın özelliklerini 94’üncü Mektubunda şu şekilde tarif eder.

*İnsan mutlu yaşamın zevklere uyarak yaşamakta değil, doğaya uygun yaşamakta olduğunu anlarsa,

*İnsanın tek iyiliği olarak erdeme derinden bağlılık duyduğunda [Sadece erdem sürekli, güvenli bir neşe sağlar insana]

*Tek kötülük olarak erdemsizlikten kaçarsa,

*Diğer tüm şeylerin (zenginlik, makam, sağlık, beden güçü, erk) ne iyiler ne de kötüler arasında sayılabilecek şeyler değil de, nötr değerler olduğunu bilirse, bir yol göstericiye ihtiyacı kalmaz. Bu, bir erkeğe ve bir kadına yakışan davranıştır.

Seneca'nın Ahlak Mektupları "İyi Yaşam" Kılavuzudur.

Sonuç olarak; Seneca için çok yaşamak değil, iyi yaşamak önemlidir. İyi yaşamak ise en büyük iyi olan ERDEM ile mümkündür. Güçlü, adaletli, cesaretli, ölçülü ve rasyonel olan kişiden başkası mutluluk ve saf neşeye ulaşamaz.

Anahtar Fikirler

*Ahlak Mektupları irrasyonel inançların ve yanlış yaşam felsefesinin yol açtığı yıkımlardan insan ruhunu kurtarmak üzere yazılmış oto-telkin özelliği taşıyan felsefi bir klasiktir.
*Dostluk menfaate değil, karşılıklı samimiyete ve güvene dayanmalı; dostlarınız karakterinizi geliştirmenize vesile olmalıdır.
*Bir rol model yaşamınızı kolaylaştırabilir; kafanız karıştığında size kılavuzluk yapabilir.
*Bir insan günde ortalama 15-30 kez içinde bulunduğu durumdan veya olaylardan yakınıyor.
*Devamlı şikayet eden insanları çevrenizde tutmak karakterinizi olumsuz etkiler.
*Ne kadar yaşayacağınız size bağlı değil, ama nasıl yaşayacağınız sizin kontrolünüzdedir.
*Beklentilerin çoğu gerçekleşmez, gerçekleşse bile o zaman endişelenelim, bugünümüzü berbat etmeyelim… 
*Her insan olduğunu hayal ettiği kadar sefildir.
*Seneca’ya göre, sıkıntı ve zorluklar hayatın parçasıdır; bunlarla mücadelede iki kavramı öne çıkar: Erdem ve Talih (Kader).
*Zor durumların ve trajedilerin hiçbir şey yapmadan başımıza gelmesini beklememeliyiz. Stoacılar bunun için bir teknik geliştirdiler: Olumsuzu canlandırma tekniği. 
*Neşe ve mutluluğu artırmak arzuları azaltmakla mümkün olur. Azla yetinen arzu için çokluk peşinde koşmak zaman kaybıdır.
*Sıkıntı, şeylerin kendilerinden değil, onlar hakkındaki kanılarınızdan kaynaklanıyor ise onları değiştirmelisiniz.
48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page