Stoacı filozoflar son derece üretken insanlardı. Mutluluğa ulaşmak (içsel bir huzur ve neşe haline) konusunda çok çeşitli ve birbirlerinden farklı fikirleri vardı. Bunun yanında onların üzerinde fikir birliğine varmış oldukları konular da bir hayli fazla idi. Üstünde birleştikleri ana konulardan biri de yaşam ne kadar güç ve karmaşık olursa olsun üretken ve mutlu bir yaşam sürülebilirdi. Kurucular, Roma ve Çağdaş Stoacıları incelediğimiz zaman Stoa felsefesinin özelliklerini genel olarak on temel etik ilke altında toplayabiliriz.
1. Doğa ile Uyum İçinde Yaşamak
Mutluluk (Eudaimonia), tüm eski felsefe okullarının ana temasıydı ve yaşamın nihai amacıydı. Yaşamın bu nihai hedefi, insanların ulaşabileceği en yüksek içsel huzur ve neşe haliydi. Mutluluk fikri ‘doğayla uyum içinde yaşamak' fikrine eşdeğer olarak görüldü. Stoacılığın amacı ve ana sloganı buydu.
Doğa ile uyum içinde yaşamak, sosyal bir canlı olarak rasyonel davranmakla ilgilidir. Her zaman erdemlerimizle ve toplumla uyum içinde yaşamayı; tüm eylemlerimize rasyonaliteyi uygulamayı hedeflemeliyiz. Ancak bunu yaptığımızda, insanların davranış biçimi olan doğa ile gerçekten uyum içinde yaşarız.
2. Erdemli Olmayı (Karakter Mükemmelliğine Ulaşmayı) Amaçlamak
Erdeme ulaşmak, bir stoacı olarak elde edilebilecek en yüksek iyiliktir. Stoacı felsefede dört temel erdem vardır:
Bilgelik veya sağduyu
Adalet veya hakkaniyet
Cesaret veya metanet
Ölçülülük veya öz disiplin
Erdem terimi, kendi karakterinizin mükemmelliği ile sağlıklı ve doğru bir şekilde akıl yürütmeyi kapsamaktadır.
Sadece dört erdeme göre hareket etmek çoğu zaman fayda sağlar. Bununla birlikte, bu avantajlar, eylemlerinizin birincil nedeni olarak değil, ek bir bonus olarak görülmelidir. Örneğin, bilgelik ve ölçülülük erdemlerine sahipseniz servetinizi iyi biçimde kullanmanız olasıdır. Ancak bu iki nitelikten yoksun iseniz har vurup harman savurabilirsiniz ve birçok insan, bunun iyi olmadığını düşünür. Bu yüzden akıl yürütme devreye girer. Doğru olanı yapmak ve bilgeliğe, cesarete, adalete ve öz disipline göre hareket etmek için her zaman rasyonel düşünce kullanılır.
3. Sadece Kontrolünüzdeki Şeylere Odaklanmak
Bazı şeyler bizim kontrolümüz altındadır ve diğerleri değildir (onları etkileyebilsek de). Zihinsel olarak yeterince sağlıklıysak, kararlarımız, duygularımız ve davranışlarımız kontrolümüz altındadır. Diğer her şey bizim kontrolümüz dışındadır. Kontrolümüz altında olanlarla ilgilenmeli ve diğer her şeyi sakince ele almalıyız.
Elimizde olmayan bir şeyleri her arzuladığımızda büyük ihtimalle iç huzurumuzu kaybederiz, elde edemezsek sinirleniriz. Enerjimizi kontrolümüz altında olan şeylere, yani kendi zihnimize, yargılarımıza, duygularımıza yönlendirmeliyiz.
Örneğin, kilo vermeye çalışıyorsanız; kontrol edebileceğiniz şey diyetiniz ve zindeliğinizdir. Ancak doğuştan sahip olduğunuz genler veya hormonal dengesizlikler, yaralanmalar veya hastalıklar gibi diğer faktörler üzerinde kontrolünüz yoktur.
Buradaki fikir, hepimizin kendi büyümemizden sorumlu olduğumuzdur ve çünkü hayatta önemli olan her şey bize bağlıdır. Buradaki sonuç, çabalarımıza odaklanmak ve üzerinde daha fazla güce sahip olduğumuz unsurlara dikkat etmektir.
4. Erdem (İyi), Kusur (Kötü), Kayıtsız Arasındaki Farkı Anlamak
Stoacı felsefede “erdem” kelimesi tam anlamıyla tek iyidir. Buna karşılık “kusur” ise tek kötüdür. Yani stoacı erdemler olan bilgelik, adalet, cesaret ve ölçülülük iyidir. Kötü şeyler; aptallık, adaletsizlik, korkaklık ve aşırılık bu erdemlerin tam tersi kusurlardır.
Bir erdem veya bir kusur olmayan diğer şeyler ne iyidir ne de kötüdür; kayıtsızdır. Kayıtsız, erdem ve kusur arasında gri bölge olarak görünmektedir. Bu arada, zihnimizi ve irademizi kontrol edebildiğimizden hem kusurların hem de erdemlerin bizim kontrolümüz dahilinde olduğunu belirtmekte fayda vardır.
Kayıtsız iki kategoriye ayrılır; Tercih edilen kayıtsız (preferred indifferent), tercih edilmeyen kayıtsız (dispreferred indifferent). Örneğin, sağlık, zenginlik, iyi eğitim tercih edilen kayıtsız kategorisine girer. Çünkü bunlar kontrolümüz dışındaki olgular olmasına ve stoacı mutluluğa etkilerinin olmamasına rağmen hayatımızı kolaylaştıran şeylerdir. Yaşamdaki bu dış etkenler sadece biz onları bilgece kullanırsak iyidir. Hastalık, yoksulluk, eğitimsizlik tercih edilmeyen kayıtsız kategorisine aittir. Çünkü bunlar hem kontrolümüz dışındaki olgular hem de mutluluğumuzu etkilemeyen şeyler olmalarının yanında mevcudiyetlerinin hiçbir pratik yararı yoktur.
Kayıtsız şeyler nihai mutlulukta bir rol oynamaz. Doğanın bize verdiği her şeyden memnun olmalı ve kayıtsız şeylere karşı kayıtsız kalmalıyız.
5. İçsel Yargılarınızı ve Tepkilerinizi Kontrol Etmek (Seçim Özgürlüğü/Rıza Disiplini)
“Bizi üzen şeyler değil, onlar hakkındaki düşüncelerimizdir.” Bilişsel Davranışçı Terapi Epiktetos’un bu özdeyişini formülleştirmiştir. İlk önce tetikleyici olay olur; sonrasında duygu ve müteakiben inanç, görüş veya yargı gelir; son olarak davranış ortaya çıkar.
Stoacılar için tetikleyici olayı takip eden ikinci aşamada oluşan ilk duygu tepkiseldir. Örneğin; korkuyu ele alalım. Algılanan bir tehlikeye ilk hareket veya otomatik fizyolojik tepki vardır. Bu, yalnızca örtük veya açık bir şekilde bilişsel bir yargı eklediğimizde tam teşekküllü bir duygu haline gelir. Son olarak korkunuzun üstesinden gelecek davranışı sergilersiniz.
Bu bize Stoacı cephaneliğindeki en güçlü silahı veriyor. Otomatik reaksiyon (ilk duygu) bizim kontrolümüz altında olmasa da bilişsel bileşen (yargı) kontrolümüz altındadır. Bu nedenle, kendi düşüncelerimize meydan okuyabilir ve irrasyonel veya zarar verici izlenimlere boyun eğmemek için kendimizi eğitebiliriz. Bu teknik günümüzde bilişsel davranışçı terapistler tarafından etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
İyi bir Stoacının şunları yapması beklenir:
1. Olaylara ilk tepiyi müteakip zihinsel kontrolü ele alabilmek,
2. Olaylara tarafsız ve etkilenmeden bakabilmek,
3. Onları en iyi şekilde kullanmayı seçebilmek.
6. Neyin Yanlış Gidebileceğini Öngörmek
İnsanlar olarak, neyin doğru gidebileceğinin aksine neyin yanlış gidebileceğini düşünmeye daha yatkınız. Stoacı düşünce, sıkıntı karşısında sakin kalabilmek için kendini her zaman gelecekteki olaylara hazırlamaktır.
Örneğin, bir etkinlik planlıyorsunuz. Konuk listesini oluşturmaya, yemek hizmeti için şirket bulmaya, programı hazırlamaya, dekorasyonları tamamlamaya kadar ihtiyacınız olan tüm gerekli şeyleri yaptınız. Şimdi geri çekilin ve kendinize sorun “Ne yanlış gidebilir?” veya “Planlandığı gibi gitmeyen ne olabilir?”. Planın dışında ne olacağını bulmak, bir yedek plan hazırlamanıza yardımcı olabilir.
7. Özgür Olmak
Seneca “Mutlu Yaşam Üzerine” kitabında şöyle nasihat eder; “Özgürlüğe kaçışımızı gerçekleştirmeliyiz. Fakat bu ancak talihin göz ardı edilmesiyle olur.”
Romalı Stoacı filozoflara göre, iyi bir karakter geliştirmenin ve mutluluğun anahtarı, özgürlük düşüncesi ve özgür olma sürecindedir. Stoacı felsefenin vaadi “kalıcı özgürlüktür.”
Özgür olmak demek; aşırı olumsuz duygular, öfke, dışsal nesnelere duyular istek, yergi, övgü ve dışsal etkilerin esiri olmamaktır. Aynı zamanda özgürlük kendine ait olmak, bütünlüklü bir hayat sürmek ve kendi kendine yetmektir.
Kısaca Stoacı anlamda özgür olmak, bize bağlı olmayan şans veya talih alemine ait olan herhangi bir şeyden rahatsız olmamaktır. Kontrolümüz dışındaki şeylere ne kadar önem verirsek o kadar özgür oluruz.
8. Amor Fati (Kader/Arzu Disiplini) – Olan ve Başa Gelen Her Şeyi Sevmek
Epiktetos der ki “hayatımız güzel geçsin istiyorsak, olayların arzularımıza uymasını talep etmek yerine arzularımızı olaylara uydurmamız, yani olayların zaten oldukları gibi olmasını istememiz gerekir.”
Marcus Aurelius da kaderin emirlerine boyun eğmezsek başımıza muhtemelen keder, öfke veya korku duyacağımız şeylerin geleceğini ve dinginliğimizin bölüneceğini söyler. Bundan kaçınmak için kaderin bizim için uygun gördüğü şartlara uyum sağlamamız ve etrafımıza topladığı insanları sevmek için elimizden geleni yapmamız gerekir. Başımıza geleni gönülden kabul etmemiz ve her işte bir hayır görmemiz bizim yararımıza olacaktır. Yalnız burada önemli bir nokta var; Stoacılar gelecek hakkında değil, geçmişle ve şimdiyle ilgili kaderci olmamızı önerirler.
Stoacı öğretide bu noktayı açıklamak için güzel bir benzetme vardır. Hikaye Chrysippus'a atfedilir ve iddiaya göre Epiktetos'un Söylemler’in kayıp ciltlerinden birinde anlatılmıştır. Bir arabaya bağlanmış bir köpek düşünün. Araba köpeğin değil içindeki sürücünün seçtiği yönde ilerler. Köpek, ya üzerinde kontrolü olmayan arabanın genel yönünü dikkatli bir şekilde takip edecek, böylece yolculuğun tadını çıkaracak, hatta çevresini keşfetmek ve kendi işinin bir kısmını yapmak için zamana sahip olacak ya da inatla başka bir yöne gitmek için direnecek, zamanını kesinlikle tatsız bir çabayla boşa harcayacak, bu arada kendisini sürüklenirken, yuvarlanırken ve çığlık atarken bulacağı için yolculuk esnasında çok fazla acı ve hayal kırıklığı yaşayacaktır.
İnsanların durumu da bu örneğe benziyor. Evren, Tanrı'nın isteğine (dindar veya deist iseniz) veya kozmik neden ve etkiye (ateist veya agnostik iseniz) göre işlemeye devam ediyor. Kaderin (araba sürücüsü, Tanrı, evren) izin verdiği ölçüde yolculuğun tadını çıkarmayı seçebiliriz. Bu insan için en iyi seçenektir.
9. Kendimizi Gözlemlemek
Roma Stoacılığı, her gün ilerleme kaydederek mükemmel bir karaktere ulaşmayı amaçlayan bir yoldur. Seneca ilerleme sağlamak için düzenli aralıklarla sık sık düşünmemizi önerir. İlerleme sağlamadıktan sonra stoacı pratikleri öğrenmenin hiçbir faydası yoktur. Stoacı olmak büyük emek ister.
Her yeni gün karakterimizi geliştirmek için iyi bir fırsat sunar. Marcus Aurelius günlük tutarak, Seneca mektuplar kaleme alarak her gün kendisini geliştirmenin yeni bir yolunu aramıştır.
Stoacı olma yolunda ilerlediğimizin en önemli kanıtı, duygusal yaşamımızda meydana gelecek değişim ve bunun sonucunda olumsuz duyguları daha az deneyimlemektir. Dinginliği, neşe duygusunu ve hayattan keyif alma anlarını daha fazla tecrübe etmeye başlarız.
10. Toplum Yararına Eylemde Bulunmak (Eylem disiplini)
Stoacılar ilk hümanistlerdir. İnsanlığın tek bir organizma olduğunu ve bu organizmanın parçaları olarak insanlığa hizmet etmemiz gerektiğini söylediler.
Musonius Rufus insanların arılar gibi tek başına yaşayamayacağını belirtir. İnsan sosyal bir hayvandır. Nasıl arılar örgütlenerek bir yaşam ekosistemi kurmuşlarsa, insanlarda toplum hayatının sağlıklı bir şekilde devamı için toplumsal görevlerini yerine getirmeli, bunun için de iş bölümü yapmalıdırlar. Stoacı tüm insanlığa ve içinde yaşadığı topluma karşı bir ilgi duymalı, insanları sevmeli ve genel faydaya hizmet etmek için gayret göstermelidir.
On Temel Etik İlke Stoa Felsefesini Anlamak İçin Yeterli midir?
Bu ilkeleri Stoacı filozofların genel olarak üzerinde anlaştığı temel ilkeler olarak görebiliriz. Ancak Stoa felsefesi çok geniş ve üretken bir öğretidir. Sadece on ilke ile sınırlamak hatalı olur. Bu ilkeleri ana sütunları oluşturan yapı taşları olarak görmek, Stoa felsefesinin çok daha karışık ve geniş olduğunu kabul etmek gereklidir.
Çok güzel özetlenmiş...