Felsefe ve Yaşam İlişkisi: Felsefenin Günlük Hayata Etkisi
- Birol SAĞLAM
- 4 gün önce
- 5 dakikada okunur

Antik çağ filozoflarının ortak paydası, felsefe ve yaşam ilişkisi çerçevesinde “iyi yaşam”ın anlamını sorgulamak ve bu doğrultuda ideal bir yaşam biçimi teorisi geliştirmeye çalışmaktır.
O çağda yaşamı anlamak ve anlamlandırmak için ellerindeki en etkili silah felsefedir.
Bugün ise felsefeden türeyen psikoloji gibi bilimler de işin içine girmiştir. Ancak psikologlar ve terapistler çeşitli modern teknikler kullanarak insanlara yardımcı olmuş olsalar da yaşamı anlamlandırmak, etik ve ahlaki değerler yaratmakta felsefenin yerini pek dolduramamışlardır.
Felsefe hala iyi bir yaşama ulaşmak için en etkili silah, yaşamı anlamlandıran tek kalıcı pusula olmaya devam etmektedir.
Felsefenin Alanı Yaşamdır
Bazılarına göre hayat kolay ve neşelidir.
Karşınıza çıkan her engel aşılması ve sizi güçlendirmesi gereken bir fırsattır. İnsan karşılaştığı her durumu lehine çevirebilir. Zarar gördüğünü düşündüğü vakalarda bile ders aldığını, yeni bir şeyler öğrendiğini söyleyerek geçmişe takılmaktansa şimdiye odaklanmayı yeğleyebilir.
Nietzsche’nin dediği gibi “Beni öldürmeyen beni güçlendirir”. Yaşam kendilerine sunulmuş hazlarla dolu bir armağandır.
Bazılarına göre ise hayat zor ve çilelidir.
Üst kata taşınan iki çocuklu ailenin günün 24 saati başınızda tepinip durması, boşanma davasında eşinizin bitmez tükenmez talep ve kaprisleri ya da iş yerindeki patronun sonu gelmez tacizleri veya başarısızlık duygusunun ruhunuzda yarattığı tahribat gibi baş edemediğiniz vakalar tükenmişlik duygusuna kapılmanıza, depresyona girmenize neden olur.
Bunlara göre yaşam ağır bir mücadele, tamamlanması gereken bir görevdir.
Birinci grup, tutum ve davranışlarında içsel olarak yapıcı olmanın keyfini sürerken, ikinci gruptaki insanlar bir psikoloğun yolunu tutar.
Fakat psikoterapiler ya da ilaçlar sadece bireysel sorunlarımızı kısa veya orta vadede çözmemize imkan verir.
Lakin felsefenin alanı ise tüm yaşamdır.
Felsefe yaşamın anlamı, etik ve ahlak, toplumsal yaşam konularında ömür boyu bize rehberlik eder.
Felsefe bir ilaç gibi ilk birkaç dozda ya da anında etki göstermez; ancak içsel direnç ve anlam kazanma sürecini başlatır.
Düzenli olarak sorgulayıp düşünmek zihinsel bir egzersiz gibidir; zamanla ruhsal rahatlama sağlar.
Felsefe ve yaşam ilişkisi ilk bakışta karmaşık görünse de birbirine sıkıca bağlıdır.
Seçici davranarak, değerli bulduklarımıza göre hareket ederek daha tatmin edici bir hayat sürebiliriz. Bu açıdan felsefe, ruhumuz için bir şifa kaynağı olabilir.

Felsefe ve Yaşam İlişkisi: Felsefenin Günlük Hayata Etkisi
Felsefe, basitçe “bilgelik sevgisi” olarak tanımlansa da hayatımıza derinlik katar. Felsefe, yaşamla birçok şekilde iç içe geçmiştir. İşte felsefe ve yaşam ilişkisinin somutlaştığı 5 alan:
1. Yaşamı Anlamlandırma: Felsefe; yaşam, ölüm, sevgi, sadakat gibi varoluşsal temaları anlamaya ve kavramlaştırmaya yardımcı olur. Bu sorgulama, insanın evrendeki yerini ve yaşamın anlamını keşfetmesini kolaylaştırır.
2. Toplumsal Yaşamı Düzenleme: Neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu, adalet ve iyilik gibi kavramları inceleyerek bireylere etik ve ahlaki kararlar vermede yol gösterir.
Bu yönü toplumsal barış, sosyal adalet ve dayanışma bağlamında son derece önemlidir.
3. Duygusal Dayanıklılık: Felsefe; ölüm, hastalık, ayrılık, kişisel yetersizlik gibi yaşamsal sorunların üstesinden gelmek için yardımcı olabilir.
Örneğin; Stoacı felsefe yaşamsal sorunların üstesinden gelmek için kontrol ikilemi gibi Stoacı psikoterapi teknikleri geliştirmiştir.
4. Zihnin Eğitilmesi: Antik çağlardan beri düşünce egzersizleri (örneğin Sokrates’in soruları) zihni güçlü kılar. Modern terapide de benzer yaklaşım vardır; düşüncelerimizi sorgulayarak duygularımızı yönetiriz.
5. Yaşamı Sorgulama ve Dönüştürme: Felsefi sorgulamalar; “gerçekten önemli olan nedir?”, “neye değer veriyorum?” gibi sorularla hayatı sadeleştirir. Sorunların özündeki düşünsel kaynaklara odaklanarak stres ve kaygıyı azaltır.
Özetle, felsefe kişisel ve toplumsal yaşamla ilgili derin sorulara yanıtlar üretmenin yanında yaşamı anlamlı hale getiren tek enstrümandır. Felsefe ve yaşam ilişkisi son derece girifttir.
Terapi ve Felsefe
Terapi, insanların hayatlarının belli bir döneminde ortaya çıkan psikolojik sorunların üstesinden gelmelerine yardımcı olmak için kısa süreli bir yaklaşımdır.
Genellikle birkaç ay yaptığımız sürekli olmayan bir tür tedavidir. Yani geçicidir, onarıcıdır ve yaşamın genel bir haritasını sağlamaz.
Psikoterapi ilk olarak 1950’li yıllarda Albert Ellis tarafından geliştirilmiştir. Ellis ve diğerleri, Stoacılık başta olmak üzere felsefeyi kendi yaklaşımları için ilham kaynağı olarak gösterirler.
Bilişsel Davranışçı Terapi anksiyete, öfke, depresyon ve diğer sorunlardan mustarip insanları iyileştirmek için felsefeden geniş ölçüde yararlanır.
Hayatımızın genel gidişatı konusunda felsefeden destek almamız; terapistlere başvuracak derecede sorunlara boğulmaktansa sorunlar büyümeden felsefeden istifade etmemiz yaşam yolunda yapılacak en büyük yatırımdır.
Binlerce yıldır insan duygularının değişmediğini biliyoruz. Biz hala duygu dünyamız açısından binlerce yıl önce var olan atalarımıza benziyoruz. Bu da binlerce yıldır biriken tecrübelerin bizim için hala kullanılabilir olduğunu gösteriyor.
Epiktetos ve Seneca gibi Stoacılar; öfkeyle, kaygıyla, endişeyle mücadele etmek için hangi felsefi teknikleri geliştirip kullandılarsa bizde bunları bugün aynı şekilde kullanabiliriz.
Üstelik terapi sadece bireyin düşünme tarzına odaklanır. Felsefe ise bunun yanında ahlaki, toplumsal, kültürel ve siyasi tarafları da işin içine katar.
Stoacı Haftası
Felsefenin faydalı olduğuna dair elimizde ilginç bir çalışma var: 2012 yılından beri İngiltere’de Exeter Üniversitesinde düzenlenen Stoacı haftası.
Çalışma, “Bir hafta Stoacı gibi yaşa; mutlu ol” olarak sloganlaştırılmış. Üniversitenin yaptığı çalışmaya 2012 yılından bugüne 40 bin kişi katılmış. En son çalışma ise 2023 yılında 6-12 Kasım tarihleri arasında icra edilmiş.
Katılımcılar bir hafta boyunca günlük okumalar ve tartışmalar yaparak Stoacı gibi yaşamaya çalışıyorlar.
Stoacı yaşam tarzının etkili olup olmadığını ölçmek için hafta başında ve sonunda katılımcıların mutluluk seviyesi test ediliyor. Çalışma sonuçları şaşırtıcı…
2012 yılından beri icra edilen “bir haftalık Stoacı yaşam tarzının” mutluluk seviyelerinde ölçülebilir bir değişime neden olduğu gözlemleniyor. Bu da bize bir haftalık bir sürenin çok kısa olmasına rağmen, felsefenin işe yaradığını gösteriyor.

Felsefe Yolda Olmaktır
Felsefe iyi insan olmak, mutlu olmak ve yaşamdan keyif almak başta olmak üzere birçok yönden günlük yaşamda bize ahlaki pusula ve yol haritası sağlayabilir; bu yaşam boyu sürebilir.
Kısaca felsefe yolda olmaktır.
Bir felsefe ekolü ile ilgilenen birey devamlı ilerleme kaydetmeye çalışırsa bu yolculukta varış noktası büyük olasılıkla mutlu ve gelişmiş bir insan olmak olur.
Felsefe birini kaybettiğimizde neler hissedeceğimize, hangi duyguların mantıklı hangi duyguların mantıksız olduğuna, zararlı duyguları azaltmak veya faydalı bir başka duygu ile değiştirmek için neler yapabileceğimize, nasıl yas tutacağımıza, ölüm kavramına karşı nasıl rasyonel bir düşünce geliştireceğimize kadar birçok konuda bize yol gösterir.
İyi ve mutlu yaşam “zeka” ile değil; yapıcı bir “tutum ve zihniyet” ile inşa edilir. Yaşamdan azami haz almak için insanın tutum ve zihniyetini geliştirecek; ya da onaracak alet kutusu ise felsefedir.
Bir yaşam felsefesi olmadan duygularımızı tanımak, kontrol altına almak, dönüştürmek, zorluklarla başa çıkmak ve dolayısıyla doyurucu bir yaşam sürmek mümkün olmaz gibi geliyor bana.
Stoacı Felsefe
Birçok felsefe ve yaşam ilişkisine odaklanan antik ve çağdaş felsefe okulu olması bizim şansımız; ama eşitlerin içinde birinci olan Stoacı felsefe ise bize binlerce yıl öncesinden verilmiş bir armağan.
Zaten Stoacılar da felsefeyi yaşam boyu süren bir terapi olarak görüyorlardı. Bizi ruh dinginliği, huzur ve neşeli bir yaşama götüreceğine inanıyorlardı.
Amerikalı yazar Tim Ferris, Stoacı felsefeyi “ideal kişisel işletim sistemi” olarak tanımlıyor.
Yani etkili kullanırsak bize büyük avantaj ve katkılar sağlayabilir. Ruhumuza şifa olabilir. Yeterli çabayı göstermeden abartılı beklentilere girip yanlış kullanmak zarar da verebilir.
Karar sizin….
Comments