top of page
yesil_yazilar_logo

En Çok Okunanlar

Trump Grönland Adası’nı Neden İstiyor?

Güncelleme tarihi: 14 Şub

Trump Grönland Adası'nı Satın Almak İstiyor.
Trump Arktik bölgesinin kilidi konumunda olan Grönland Adasını kontrol ederek Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer ülkelerin bölgedeki faaliyetlerini kontrol etmek istiyor.

Grönland Adası Neden Trump’ın İlgisini Çekiyor?

Donald Trump, yine herkesi şaşırtan bir açıklamayla Grönland Adası’nı almak istediğini açıkladı. 

ABD’nin yeni başkanı, buzullarla kaplı bu devasa adayı neden ülkesine katmak istiyor? Bu ada neden Trump’ın ilgisini çekiyor?

Buna biz Türkler şaşırabiliriz. Çünkü dünyanın bu bölgesinde olanlardan çok haberimiz yok. Ama Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Rusya ve Çin için şaşırtıcı olmadığı kesin. Çünkü, bu adanın konumu, adanın ekonomik ve stratejik açıdan önemi son derece büyük.

Grönland Adası Eşsiz Bir Jeopolitik Konuma Sahip

İşin magazin yönüyle ilgilenmeden Grönland Adası’nın konum ve önemiyle işe başlayalım.

Grönland nerede? Grönland, yaklaşık olarak 2 milyon km² ile kuzey kutbundaki en büyük buz örtüsüyle kaplı ve Danimarka’ya bağlı özerk bir bölgedir. Kanada’nın doğusunda Arktik ve Atlantik okyanusları arasında yer alan bir adadır.

Grönland sadece bir futbol stadını dolduracak kadar (56.000) insana sahip olmasına rağmen toprak parçası olarak dünyanın en büyük adasıdır.

Adanın önemi, iklim değişikliği neticesinde daha hızlı eriyen buzulların altındaki petrol, doğalgaz ve nadir mineral yatakları ile Asya-Avrupa deniz ulaşımının en kısa güzergahını barındıran Arktik bölgesinin güneyini kontrol etmesinden kaynaklanıyor.

Bazı uzmanlar, Grönland’ın hemen doğusunda bulunan Barents Denizi ile Arktik’in diğer bölgelerini, Orta Doğu ve Orta Asya ile beraber çatışma ihtimalinin hayli yüksek olduğu bölgeler arasında gösteriyor. 

Rus askeri çevrelerinde, bölgede var olan doğal kaynaklar için rekabetin bir çatışmayı doğurabileceği ve bunun Rusya için büyük bir tehdit olduğu oldukça yaygın bir görüş olarak rağbet görüyor.

Arktik bölgesi hiçbir ülkeye ait değil. Bölgeye kıyısı olan ülkelerin 200 deniz mili olan karasuları haricindeki uluslararası sular her devletin kullanıma açık.

Bu bölgede, Arktik Devletleri olarak anılan ABD, Norveç, Kanada, Danimarka ve Rusya ile Çin’in çatışan çıkarları var. Bu rekabette Grönland adasını kontrol eden ekonomik ve askeri açıdan büyük bir stratejik üstünlüğe sahip olacaktır. 

Ayrıca Hindistan, Fransa, Polonya, İngiltere gibi ülkelerde bölgeye yönelik strateji belgeleri yayınlayarak ekonomik kaynak ve avantajlardan pay kapmaya çalışıyor.

Peki adanın bu önemi yeni mi farkedildi? Hayır. Trump, Grönland'ı satın alma fikrini ortaya atan ilk ABD başkanı değil. 1867'de Başkan Andrew Johnson, İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Truman, Grönland'ı satın almayı gündeme getiren başkanlardı. Muhtemelen, bu arzu ile dolu, fakat bunu ifade etmeyen diğer ABD Başkanları da vardı.

Her iki teklif de gerçekleşmedi, ancak 1951 savunma anlaşması uyarınca ABD, kuzeybatı Grönland'da Thule Hava Üssüne sahip oldu. Bu, ABD ordusunun füze uyarı sistemiyle donatılmış en kuzeydeki karakoludur.

Kısaca söylemek gerekirse Trump’ın ana motivasyonu Grönland Adası üzerindeki doğal zenginliklerden ziyade, Rusya ve Çin’in Arktik bölgesinde elde edecekleri ekonomik ve askeri avantajları sınırlandırmak yönünde gelişmiş olması daha muhtemeldir. Bunun yanında tabii ki, bu ülkeleri bu bölgeden uzak tutarak veya yeteneklerini sınırlayarak kendi ekonomik ve askeri çıkarlarını perçinlemiş olacak.

Arktik Bölgesi Rusya ve Çin İçin Neden Önemli?

Rusya ile başlayalım.

Arktik bölgesi petrol ve gazın yayında geniş mineral kaynaklarına ev sahipliği yapıyor. 

2008’de ABD Jeoloji Kurumu yayınlanan bir çalışmasında; Arktik bölgesinde 90 milyar varil petrol, 47 milyar metreküp doğalgaz, 44 milyar metreküp varil sıvı doğalgaz olduğu tahmininde bulundu. 1990’ların ortalarından bugüne Hindistan, Çin, Brezilya ve diğer gelişen ülkeler, birçok petrol ve maden şirketleri Arktik bölgesine yatırım yaptılar. 

Grönland Adası'nı çevreleyen bölgedeki deniz ulaşım güzergahları ile hidrokarbon yatakları
Arktik Okyanusu'nun Asya-Avrupa arasındaki en kısa deniz ulaşım güzergahları ile çok zengin hidrokarbon yataklarını barındırması bölgedeki büyük devletlerin rekabetini artırıyor.

Ruslar Barents Denizi ile Kara Denizi altında geniş hidrokarbon yatakları olduğunu biliyorlar. “Bu kaynaklarda hangi ülkenin ne kadar hakkı var?” bilmecesi halen çözüm bekliyor. 

Bölgenin Rusya için önemi son yıllarda daha da artmış durumda. 2008 yılında yaptığı bir açıklamada, zamanın Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev, Arktik’i 21’inci yüzyılda “Rusya’nın doğal yeraltı kaynakları üssü" olarak ilan etti.

Ruslar bölgeyi küresel piyasalarda rekabet, ekonomik ve sosyal kalkınma ile ülkelerinin zenginliği için kritik önemde görüyor. 

Ruslar Batı Sibirya’da enerji üretimi ile Sovyetler sonrası ekonomik ve kısmen askeri güçlerini korumayı başarmışlardı. Fakat önümüzdeki yıllarda Batı Sibirya’daki enerji kaynakları azalmaya ve üretim düşmeye başlayacak. Stratejik Arktik yeraltı kaynakları şu anda işletilen alanlardaki üretim kaybını telafi edecek. 

En büyük nükleer deniz üssü de hemen Barents Denizi'ne komşu ve Finlandiya ve Norveç’in yanı başında bulunan Kola yarımadasındadır. Ruslar bölgedeki menfaatlerini korumak için Kuzey Donanma Komutanlığı'nı devamlı geliştiriyor; her altı ayda bir büyük tatbikatlar yaparak rakiplerine güç ve yeteneklerini gösteriyor.

ABD’li güvenlik uzmanları Rus askeri faaliyetlerini kısıtlamaya, ABD’ye yönelik Rusya'dan gelebilecek potansiyel bir saldırıyı engellemeye karşı Grönland Adası’nı kritik bir arazi parçası olarak değerlendiriyor.

Çin’e gelince,

Çin finansal olarak Rusya’yı desteklemenin yanında bölgedeki bilimsel araştırma, yeraltı kaynaklarını çıkarma ve altyapı inşası çalışmalarına devam ediyor. 

İklim değişikliği krizi Grönland’ı ve Arktik bölgesini yeniden şekillendirirken yeni ulaşım ve ticaret yolları için de yeni fırsatlar sunuyor. Kısmen eriyen buz nedeniyle Kuzey Kutbu deniz ulaşımı son on yılda % 37 arttı.

Çin geleneksel ticaret yollarını kısaltmak için Arktik’i yeni "İpek Yol" olarak görüyor. Avrupa’ya ulaşmak için Kuzeybatı Geçidi ile Kuzeydoğu geçitlerini kullanmak Malaka Boğazı-Süveyş Kanalı güzergahını kullanmaya nazaran 10-12 günlük bir avantaj sağlıyor. 

Roterdam Limanı’nı (Hollanda) Yokohama Limanı’na (Japonya), Kuzeybatı Geçidi kullanıldığında 13,950 km; Kuzeydoğu Geçidi kullanıldığında 13.360 km; Panama Kanalı güzergahı kullanıldığında 23,470 km.; Süveyş Kanalı güzergahı kullanıldığında 21,170 km. mesafededir. Arktik bölgesi Çin için deniz ulaşım yollarını neredeyse yarı yarıya kısaltıyor.

Trump’ın ABD kurumlarının aklındaki plan, belki de bu yeni rotaları kontrol altına almak. Trump’ın, Panama Kanalı'nın kontrolünü de ele geçirmek istediğini düşünürsek deniz ulaşım ve ticaret yollarına verdiği önemi görebiliriz.

Trump’ın Amacı Çin Bölgeden Uzak Tutmak ve Rusya’yı Kontrol Etmek

Nihayetinde Arktik bölgesinin ekonomik ve ticari değeri, küresel sıcaklık artışı ve buzulların erimesi sonucu her geçen gün artıyor. Erime maden ve minerallere erişimi kolaylaştırıyor. 

Grönland Adası’nda ve çevresindeki deniz alanlarında bulunan kritik minerallerin ve hidrokarbon yataklarının zenginliği Trump’ın Grönland hamlesinin Rusya ve Çinle ilgisini ifşa ediyor.

Bu zenginliğin varlığı ABD, Rusya ve Çin arasındaki paylaşım savaşını ve güç mücadelesini kızıştırıyor. Her biri bir diğerinin bölgede olmasını kendi çıkarlarıyla tezat görüyor.  

Görünen o ki, havaların ısınması ile birlikte buzlar erirken kutup bölgesindeki gerginlik ve rekabet daha da artacak.

Trump’ın Hamlesi Ne Anlama Geliyor?

Trump Kanada’ya yeni gümrük vergileri koydu; Danimarka’nın toprağına talip oldu. Bu hamleler Kuzey Atlantik İttifakını (NATO) nasıl etkiler? 

Trump’ın fevri hamlelerinin küresel barışı tehdit ettiği kesin. Trump ittifakları, uluslararası işbirliğini ve devletler hukukunu çok önemsemiyor.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, “Grönland Adası satılık değil, bu saçma bir fikir!” diyerek Trump’a tepki gösterdi.

Ama buna da çok bel bağlamamak lazım. Trump’ın ilk başkanlık döneminden, ona istediklerini vermeyenlerin kısa bir süre sonra fikir değiştirdiklerini biliyoruz. 

Biz de Trump’ın Ortadoğu’ya yönelik yeni taleplerine hazırlıklı olsak iyi olur. Türkiye de hiç beklenmedik yeni tekliflerle karşı karşıya kalabilir.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2024 Yeşil Yazılar - Tüm Hakları Saklıdır. İçerikler İzinsiz Kullanılamaz ve Çoğaltılamaz.

bottom of page