top of page
yesil_yazilar_logo

En Çok Okunanlar

Balığın ve Midyenin Zararları: Önemsenmeyen Gerçekler

Güncelleme tarihi: 23 Şub

Midyenin ve Balığın Zararları
Balık ve midye başta olmak üzere deniz ürünleri düşündüğümüz kadar sağlıklı olmayabilir.

Başta balık ve midye olmak üzere tüm deniz ürünleri, sağlıklı beslenme denilince insanların aklına gelen ilk seçeneklerden biri. 

Ancak, buna rağmen hem sağlık hem de çevre üzerinde balığın ve midyenin ciddi zararları vardır. 

Civa Zehirlenmesi Yaşayan Vedat Milor: “Midye Yiyeceğinize Pil Kemirin”

Vedat Milor’un yaşadığı sağlık sorununu duymuş olmalısınız.

Ünlü gurme tenis oynarken yavaşlama, ayaklarında karıncalanma ve dengesizlik hisseder. Ağır metal testi yaptırır. Testte civa ve arsenik çıkar. Civa denizden, arsenik ise pestisitlerden gelmektedir.

Civa özellikle bağışıklık sistemini ve belli bir eşiği geçince beyni de etkiliyor. Vücuttan tamamen çıkmıyor, kalıcı hasarlar bırakabiliyor.

Vedat Milor yaşadıklarını anlattığı bir mülakatta, “Midye yemek, pil yemek gibidir. Kuruntu yapmayın ancak kendinizde yavaşlık, dengesizlik, karıncalanma hissediyorsanız o zaman doktora görünüp ağır metal testi yaptırın" uyarısında bulunuyor.

Vedat Milor, teşhis konulduktan sonra deniz ürünü tüketmeyi bırakır ve hastalığı tam iyileşmese de kabul edilebilir seviyeye geriler.

Öncelikle çiftlik balığı ve büyük balıkların sebep olduğu civa zehirlenmesinin yanında, genel bağlamda balığın zararları ile muhtemel faydaları geniş kapsamlı incelemeyi hak eden bir konudur.

Balığın Zararları Üzerine Süregiden Tartışmalar 

Vedat Milor’un başına gelenleri balığın zararlarına yönelik bir delil olarak kabul edebilir miyiz?

Söze girmeden şu hususu vurgulayalım: Tam doğal bitkisel beslenme (%100 bitki bazlı beslenme) veya vegan beslenme, seçebileceğiniz en sağlıklı diyet modelleridir. 

Tam doğal (%100 bitki bazlı) bitkisel beslenme diyeti olan Ornish ICR Programı/Diyeti ile Pritikin ICR Programı/Diyeti, ABD’de en iyi “Kalp Sağlığı Diyetleri” olarak kabul edilmektedir. ABD sağlık sistemi (65 yaş üstü yaşlı vatandaşlara Medicare ve yoksullar için Medicaid) sadece bu iki diyet programını desteklemektedir.

Bu diyetlerin kalp-damar hastalıkları, diyabet, obezite ve bazı kanserler dahil olmak üzere kronik hastalık riskini azalttığı yapılan binlerce çalışma ile gösterilmiştir. 

Bu nedenle, sağlıklı bir bitkisel diyette balık tüketiminin gerekli olmadığı belirtilebilir. Ancak, bitkisel bir diyete balık eklemek sağlığı daha da iyileştirir mi? 

Balıklı ve balıksız bir bitkisel diyeti karşılaştıran bir çalışma hiç yapılmadığı için bu sorunun cevabını bilmiyoruz. 

Bu soruyu hayvansal gıdaların ağır bastığı (omnivor) bir diyet bağlamında inceleyen çalışmaların çoğu, balık yemenin insan sağlığına faydalı olduğunu bulmuştur. 

Bununla birlikte, balık tüketiminin insan sağlığı üzerindeki etkisi, genel beslenme düzeni ve diyette hangi balıkların yer aldığı bağlamında dikkate alınmalıdır. İlgili soru her zaman “Neye kıyasla balık veya deniz ürünleri tüketmek sağlıklıdır?” olmalıdır.

Kırmızı veya işlenmiş et yerine balık yiyen bir kişi kesinlikle sağlığına fayda sağlayacaktır. Fasulye, nohut, sebze, tam tahıl yiyen biri  diyetine hatırı sayılır oranda balık kattığında büyük olasılıkla aynı şey olmayacaktır. 

Balığın etkisi muhtemelen balığın kendisinden değil, diyetten çıkarılmış veya değiştirilmiş olan besin öğelerinden kaynaklanmaktadır. 

Kısaca etin, özellikle işlenmiş etin yerine balık, balığın yerine ise bitkisel besinler tüketmenin sağlığı geliştirici etkileri çalışmalarla gösterilmiştir. 

Balıklarda bol bulunan omega-3 yağlarının kalp sağlığını geliştirdiği, aritmi riskini ve dolayısıyla ani kardiyak ölümü azaltma yeteneğinin olduğu bilinmektedir. Ama bunun yanında balık dahil bütün hayvansal ürünlerin kolestrol içerdiği ve kanser dahil birçok öldürücü hastalığı hızlandırdığı da bilinmektedir.

Ayrıca omega-3 yağ asitlerini alabileceğimiz keten tohumu, chia tohumu, semiz otu, ceviz gibi bitkisel ürünler vardır. 

Yakın zamanda yapılan büyük bir çalışma (PURE çalışması), 150.000 katılımcıda balık tüketiminin kalp-damar hastalık riski ve ölüm oranı üzerindeki etkisini analiz etti. Araştırmacılar dokuz yıllık takipten sonra, balık tüketiminin (haftada iki porsiyon, 175 gram) kalp-damar hastalıkları veya ölümlerde azalma ile ilişkisini bulamadı. 

Beslenme çalışmaları, yaşlandıkça beyin sağlığını koruyan faydalı bileşenlerin,  makro besinler değil, doğal bitkisel besinlerde bulunan karotenoidler ve flavonoidler gibi mikro besinler olduğunu göstermiştir. 

Tam doğal (%100) olmasa bile bitki ağırlıklı bir diyet, hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi demans olasılığını artıran risk faktörlerini azaltarak beyni korur.

Beslenme Efsanesi: Bol Balık Yiyen Eskimolar 

Deniz ürünleri ve dolayısıyla omega-3 yağ asitleri bakımından zengin geleneksel diyetin Eskimoları damar sertliğinden koruduğuna her zaman inanılmıştır. 

Fakat bunun bir beslenme efsanesi olduğu artık ortaya çıkmıştır.

İki erkek ve iki dişi Eskimo mumyası üzerinde BT (bilgisayarlı tomografi) taraması yapılmış; görüntüler damarlarında plakların varlığını açıkça göstermiştir. 

Bir diyet seçerken en önemli soru şudur: 'Kalbimi sağlıklı tutabilir mi?" Eğer bu olmazsa diyeti benimsemeye değmez.

Ayrıca Kanada’da yerli gruplar arasında yapılan çalışmalar, Eskimoların Kanadalılardan ortalama 11-12 yıl daha az yaşam süresine sahip olduğunu göstermiştir.. Bu çok büyük bir farktır ve deniz ürünlerinin,  Eskimoların kalplerini yeteri kadar korumadığının kanıtıdır.

Omega-3 Yağları İçin Balık Yememiz Gerekmiyor mu?

Balıktan elde edilen faydaların çoğu, tüm balıktan ziyade yağlı balıklarda bulunan uzun zincirli yağ asitlerine atfedilir. 

Omega-3 yağları kalp-damar, beyin ve göz sağlığı için önemlidir. Üç ana omega-3 yağ asidi vardır. 

  • Kısa zincirli omega-3 yağ asidi alfa-linolenik asit (ALA)

  • İki uzun zincirli omega-3 yağ asidi (DHA ve EPA) 

ALA beslenme yoluyla, yani diyetten alınır. Bitkisel besinlerde bol miktarda bulunur. Çoğu diyet düzeninde DHA ve EPA genellikle balıklardan elde edilir, ancak balıklar da bunları bitkisel besinlerden, deniz yosunlarından elde eder.

Vücut ALA'yı DHA ve EPA'ya dönüştürür; ancak dönüşüm oranı yaşla birlikte azalabilir. Cinsiyet, genetik faktörler ve diyetin genel bileşimine göre bireyler arasında da farklılık gösterebilir. 

ALA’nın günlük gereksinimi 1-2 yemek kaşığı chia tohumu veya öğütülmüş keten tohumu, 2 yemek kaşığı kenevir tohumu veya 30 gram ceviz yiyerek karşılanabilir. 

Bazı kaynaklar, %100 bitki bazlı veya vegan bir diyet tüketenlerin önerilen diyet referans alımından biraz daha yüksek bir ALA alımını hedeflemesini önerir. 

Ayrıca, omega-6 yağ asitlerinin tüketimini azaltmak önemlidir. Omega-6 yağ asitleri fazlalığı ALA'nın DHA ve EPA'ya dönüşümünü engeller. Omega-6 yağ asitleri çoğunlukla işlenmiş yağ ve işlenmiş/rafine gıdalarda bulunur ve birçok insan tarafından çok fazla tüketilir. 

Dörde bir (4:1) civarında bir omega-6 ila omega-3 oranını hedeflemek (Keten tohumlarında olduğu gibi) optimal görünüyor.

Balığın Zararları: Sağlık Açısından Riskler

Omega-3 yağ asitleri ve protein açısından zengin bir besin olmasına rağmen balığın zararları göz ardı edilemeyecek kadar ciddidir. Özellikle endüstriyel kirlilik, ağır metallerin balıkların vücudunda birikmesine neden olmaktadır.

Yüksek Kolestrol

Hayvansal gıdaların tamamında olduğu gibi balık ve deniz ürünleri de yüksek kolestrol barındırır. Yüksek kolestrol ise kalp sağlığı açısından büyük bir risktir.

Civa ve Ağır Metal Birikimi

Ton ve kılıç balığı gibi büyük balıkların derilerinde ve etlerinde yüksek miktarda civa birikir. Balığın zararları arasında en tehlikeli olanı budur.

PCB’ler (Polychlorinated biphenyls) artan obezite riski ve diyabet ile bağlantılıdır. Küresel düzeyde artan kanser oranları ve çevresel toksinler söz konusu olduğunda, bu bileşiklere maruz kalmayı mümkün olduğunca düşük tutmak sağlık açısından en iyisidir.

Mikroplastik Tehlikesi:

Denizler plastik atıklarla doludur ve bunlar balıkların vücudunda mikroplastik olarak birikir. Mikroplastikler kanserojendir ve balık tüketimi yoluyla insan vücuduna geçerler.

Parazit ve Bakteri Riski

Çiğ veya az pişmiş balık tüketimi, parazit ve bakteri kaynaklı hastalıklara yol açabilir. Özellikle sushi gibi çiğ balık ürünleri, bu açıdan risklidir.

Çiftlik Balığının Risk ve Zararları

Son yıllarda çiftlik balığı üretimi hızla arttı. Ancak çiftlik balıkları veya su ürünleri yetiştiriciliği de arzu edilen bir çözüm değildir. Çiftlik balıkları deniz balıklarının sağlık risklerine ilave olarak daha ciddi tehditler barındırır.

Antibiyotik ve Kimyasal Maddeler

Antibiyotikler ve kimyasal maddeler balık yetiştiriciliğinde aşırı kullanılır. Tüketiciler besin zincirine giren ve insan sağlığı için risk oluşturan antibiyotiğe dirençli hale gelir ve sonuçta bağışıklık sistemleri zayıflar. 

Çevresel Kirlilik

Yoğun balık çiftlikleri, ekosistemi bozar; deniz tabanında kirliliğe ve doğal türlerin yok olmasına neden olabilir.

Besin Değeri

Çiftlik balıkları, doğal balıklara göre daha fazla doymuş yağ ve omega-6 yağ asitlerine ve daha düşük seviyelerde omega-3 yağ asitlerine sahiptirler. Ayrıca, yapay yemlerle beslenen balıkların besin değeri çok düşüktür.

Midyenin Risk ve Zararları

Midye, genellikle düşük kalorili, protein açısından zengindir. Peki, midye balık kadar zararlı mı? Evet! Midyenin yüksek kolesterol barındırmasının yanında iki önemli zararı daha vardır:

  • Midyeler, deniz suyunu filtreleyerek beslenir. Bu süreçte, midyeler kirli sularda bulunan toksinler ve ağır metalleri biriktirirler.

  • Bazı midyeler, denizdeki alglerden kaynaklanan biyotoksinleri barındırabilir.

Midye tüketiminde ortaya çıkan zararlar; tüketim sıklığı, midyenin yetiştirildiği su kalitesi ve hijyen standartlarına bağlı olarak değişmektedir. Yapılan araştırmalar, kirli sularda yetişen midyelerin ciddi sindirim sorunlarına ve zehirlenmelere yol açabileceğini ortaya koymuştur. 

Balığın Zararları Faydalarından Çok Daha Fazladır

Sonuç olarak, balığın zararlarının faydalarından çok fazla olduğu, balık tüketiminin kalp ve beyin sağlığı için gerekli olmadığı görülüyor. 

Balığın Zararları ve Midyenin Zararları
Balık ve midyenin zararları faydalarından daha fazladır.

Yerleşik kalp hastalığı olanlar için balık tüketiminin küçük bir avantajı olabilir; ancak  balık tüketiminin Dr.Ornish tarzı bitkisel bir beslenmeye göre herhangi bir üstünlüğü yoktur. 

Demans için risk faktörlerinin çoğu kalp hastalığı risk faktörleri ile örtüşür. Bu nedenle bitkisel veya bitkisel kaynaklı bir diyetin beyin sağlığı için faydası daha yüksektir.

Balık ve midye tüketimi, sağlık açısından faydalar sunsa da zararlarına yönelik endişeleri daha fazla dikkate almak gerekiyor. Özellikle çiftlik balığı ve kirli sulardan toplanan midyeler, hem sağlık hem de çevre için büyük risk oluşturur.

Peki, balık tüketmeyi seviyorsak ne yapmalıyız?

  • Balık tüketim miktarını azaltın (Okinawalılar ayda bir-iki porsiyon balık tüketiyorlardı)

  • Balık tüketirken küçük ve yüzey balıklarını tercih edin.

  • Çiftlik balıklarını tüketmeyin.

  • Midye tüketmeyin; tüketmek istediğinizde güvenilir kaynaklardan temin edin.

  • Bitkisel omega-3 kaynakları (keten tohumu, chia tohumu gibi) tüketerek deniz ürünlerine olan bağımlılığınızı azaltın.

Unutmayın, bilinçli tüketim hem kendi sağlığımız hem de gezegenimizin geleceği için büyük önem taşıyor.



Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2024 Yeşil Yazılar - Tüm Hakları Saklıdır. İçerikler İzinsiz Kullanılamaz ve Çoğaltılamaz.

bottom of page