Amerikan Eski Kardiyoloji Derneği Başkanı Dr. Kim A.Williams verdiği bir mülakatta bitkisel beslenmenin faydalarını şu şekilde tarif ediyor;
“Tıbbi literatür hayvansal gıdaların tehlikelerini gösteren bilgilerle dolu. Bitkisel beslenme yüksek tansiyon, koroner kalp hastalıkları, beyin kanaması, obezite, diyabet gibi birçok hastalığa karşı koruma sağlarken yaşam kalitesini ve süresini yükseltiyor. Hayvansal proteinin %3 oranında bitkisel proteinle değiştirilmesi bile kanser ve kardiyovasküler hastalıklarda ölüm riskini önemli derecede azaltmaktadır*.”
Türkiye’de bu konuda çalışmalarıyla bilinen Dr. Murat Kınıkoğlu ise “Vegan Beslenme” isimli kitabının ilk bölümünde hayvansal besinlerin neden olduğu 37 tehlike ve hastalığı kaynak vererek listeliyor.
Ben de dört yıldır bitkisel beslenen birisi olarak bu faydalara yakından şahidim. Bu yazımda bilim insanlarının verdiği bilgiler ışığında kendi yaşanmışlıklarımı da katarak kendimce bitkisel beslenmenin faydaları konusunu ele alacağım.
Bitkisel Beslenme İdeal Kiloya Ulaşmanızı ve Onu Korumanızı Sağlar
Fazla kilolardan kurtulmak birçok insan için tam bir korkulu rüya. Hayatımız boyunca sayısız diyet programı uyguluyoruz, kalorilerimizi hesaplıyoruz, porsiyonlarımızı kontrol ediyoruz, öğünleri atlıyoruz, kendimize sözler veriyoruz ve sonunda büyük bir hayal kırıklığı içinde yeniden kilo almaya başladığımızı görüyoruz.
Bitkisel beslenme lifli besinler tüketmemiz nedeniyle ideal kilomuza ulaşıp bu kilomuzu hayat boyu muhafaza edebilmemizi sağlıyor.
280 gr. kavun yerseniz 85 kalori alırsınız ve bu da lif ve su olduğundan hiçbir zaman yağa dönüşmez. Ama 280 gr. tavuk yerseniz 480 kalori, bu kadar yağ yerseniz 2.380 kalori alırsınız ve hepsi yağ olarak kalır. Yapılan bütün klinik çalışmalar vegan ve vejetaryanların daha sağlıklı kilolarda olduğunu ve bu kilolarını yaşam boyu muhafaza ettiklerini gösteriyor.
Bitkisel beslenme lifin yanında vitamin ve antioksidan yönünden zengin, ancak kalori yönünden düşük bitkileri bol tüketmenin verdiği avantajla kilo verirken tokluk hissinin oluşmasına da imkan veriyor. Böylece yoksunluk hissinin yaratabileceği negatif duyguların oluşmasını engelliyor.
Üç yıl önce 90 kiloyu (bu arada boyum 1.72 cm) aşmış orta yaşlı biri olarak aşırı kilodan endişe ediyor ve kendimi sık sık ümitsiz bir şekilde mucizevi diyet arayışı içinde buluyordum. Yeni bir diyet bulunca büyük bir iştiyakla uygulamaya başlıyor, genellikle üç-beş kilo veriyor, ancak kısa süre sonra eski kilolarımı tekrar geri alıyordum. Bitkisel beslenmeye geçince dört ay içinde tam 14 kilo (76 kg.) verdim ve ilave bir çaba harcamadan, kalori veya porsiyon hesabı yapmadan kilomu koruyorum. İşte mucize diyet dedikleri bu…
Ayrıca biliyoruz ki; ideal vücut kilo indeksi aynı zamanda sağlıklı bir vücudun göstergesi. Yağsız bir beden kalp, diyabet, depresyon ve birçok diğer hastalıktan sizi uzak tutuyor. Çalışmalar ne kadar çok et yerseniz o kadar çok kilo alacağınızı ve bel bölgesinde yağlanmanın artacağını söylüyor.
Bitkisel Beslenme Kronik Hastalık Riskini Azaltır
Dr. Caldwell Esselstyn** 2021 yılında verdiği bir konferansta kardiyovasküler hastalıklara karşı çaresiz olmadığımızı şu ifadelerle açıklıyor; “Kardiyovaskular hastalıklar hiçbir zaman olmaması gereken kağıttan (dişsiz) bir kaplana benzer. Şayet varsa asla ilerlememesi gerekir. Bu beslenme kaynaklı bir hastalıktır. Beslenmenizi değiştirin, hayatınız değissin.”
Dr. Caldwell Esselstyn’in kardiyovasküler hastalıklar konusundaki söylediklerinin diğer kronik hastalıklar içinde geçerli olduğunu biliyoruz. Hayvansal gıda tüketimi diyabetin ve yüksek tansiyonun ana nedenleri olarak görülüyor. Et tüketiminin diyabeti veya yüksek tansiyonu engellediğini gösteren tek bir çalışma yok; ancak sebze ve meyvelerin bu hastalıkları durdurduğunu hatta iyileştiğini gösteren binlerce çalışma tıp literatüründe duruyor. Bunun yanında hayvansal gıdaların prostat ve kolon kanserleri başta olmak üzere birçok kanser türüne yakalanma riskini önemli derecede artırdığını gösteren bilimsel kanıtlar her gün tıp dergilerinde yayınlanıyor. Yanlızca süt içmek bile prostat kanseri riskini %50 artırıyor.
Benim yaşadıklarımda bunu destekliyor. Dört yıl önce günde üç ilaçla güçlükle kontrol altına alabildiğim yüksek tansiyonun yarattığı gerilimin suçunu genlerime yüklüyordum. Şimdi tansiyon ilaçlarımı üçte bir oranına düşürerek ve nabzımın 70’ler civarında olması ile daha aktif ve hareketli bir hayat sürebiliyorum. Ayrıca kan yağlarımda %20’lerin üzerinde (Kolesterol 210’dan 165, LDL 120’den 80’e, trigliserid 280’den 160’a düştü.) iyileşmesinin beni kardiyovasküler hastalıklara karşı daha iyi koruduğuna inanıyorum.
Bitkisel Beslenme Ani Ölümlerden Korur ve Uzun Yaşamamızı Sağlar
Birçok örnek olmasına rağmen bunun en bilinen örneği Okinawa… Yerlilerden 80 yaşında yaşamını yitirmiş olanlarına genç kaybettik denildiği, 100 yaşını geçmiş olanların dünya ortalamasının (Amerika’nın 10 katı) çok üzerinde olduğu Blue Zone ülkesi… Bunu sebze ve meyveden zengin; doymuş yağ, tuz, et, işlenmiş tahıl ve tatlılardan fakir, yani bitkisel beslenerek başarıyorlar.
Beslenmenin gücünü gösteren diğer bir örnek Finlandiya’dan… Finlandiyalılar geleneksel olarak son derece yüksek tereyağı tüketmeleri ile ünlü; dolayısıyla kolesterol seviyeleri yüksek ve dünyanın en yüksek kalp hastalıkları oranına sahiplerdi. Finlandiya Hükümeti 1972 yılında bir çalışma başlattı. Kalp rahatsızlıklarının en yüksek olduğu Kuzey Karelia bölgesinde bir sağlık projesi yürütülecekti. Bu projede bölge halkının yağ tüketiminin azaltılması, sigaranın bırakılması ve bununla birlikte sebze ve meyve tüketimin artırılması amaçlandı. Proje muhteşem sonuçlar ortaya çıkardı. Kalp krizi vakaları %80 azaldı ve erkeklerin yaşam süresi tam 7 yıl uzadı. Projeyi yürütenler bu kayda değer değişikliğin ana sebebini, sosis türü işlenmiş ürünler ile hayvansal yağların diyetten çıkarılmasına bağladılar. Bu başarı üzerine proje bütün ülkede hayata geçirildi***.
Ne kadar yaşarım bilmem ama kendimi 20 yıl öncesinden çok daha enerjik ve canlı hissediyorum. Bitkisel beslenmeye başlamadan önce yarım saatlik tempolu yürüyüşten döndüğümde kendimi kanepenin üzerine zor atar, toparlanmam bir-iki saati bulurdu. Şimdi bir saatlik antrenmandan sonra günlük faaliyetlerime aynı enerji ile rahatlıkla devam edebiliyorum. Gün içinde kendimi yorgun hissetmiyorum.
Bitkisel Beslenme Genel Sağlık Sistemini Destekler
Her geçen yıl sağlık sistemleri üzerindeki yük inanılmaz ölçülerde artmaktadır. Yaşam sürelerinin uzamasına karşın artan kronik hastalıkların tedavi ve bakım masrafları ulusal hükümetlerin bütçeleri için neredeyse kara delikler haline gelmiştir.
Bitkisel beslenmenin kamu politikası olarak belirlenmesi ve uygulanması milyarlarca lira değerindeki sağlık ödeneğinin toplumun diğer ihtiyaçları için kullanılmasına imkan verecektir.
Bunun farkında varan ABD sağlık sistemi (65 yaş üstü yaşlı vatandaşlara devlet sağlık sigortası Medicare ve yoksullar için devlet sağlık sigortası Medicaid) sadece diyet programı olan iki yoğun kardiyak rehabilitasyon (ICR) programını desteklemektedir. Bunlardan biri Pritikin ICR Programı, diğeri ise Ornish ICR Programıdır. Bu iki program egzersizle beraber bitkisel beslenme programı uygulayarak kalp damar hastalıklarından muzdarip olan hastalara yönelik sağlık hizmeti vermektedir. Kamu Sağlık Sigortalarının söz konusu programları desteklemesinin iki sebebi vardır. Birinci neden, bu programlar başarılıdır ve bu programları takip eden hastalar yaşamlarının daha sonraki bölümlerinde tıbbi bir müdahaleye genellikle ihtiyaç duymamaktadır. İkincisi ise bu programlar açık kalp ameliyatları, anjiyo gibi tıbbi müdahalelerden çok daha ucuza mal olmaktadır.
Kendi tecrübelerim de aynı hususları destekliyor. Hastane masraflarımın %80’den daha fazla azaldığını söyleyebilirim. Örnek vermek gerekirse; genellikle üç dört ayda bir mutlaka grip veya solunum yolu enfeksiyonu geçirir, sağlık ocağına ya da hastaneye giderek ayakta tedavi olurdum. Bitkisel beslenmeye başladıktan sonra, yani üç-dört yıldır bağışıklık sistemimin güçlenmesi neticesinde bir kez dahi grip veya solunum yolu enfeksiyonu geçirmedim. Buda benim sağlık harcamalarımı azalttı.
Bitkisel Beslenme Doğa ve Çevremiz İçin İyidir
Yazar Marta Zaraski “Meathooked” (2014) adlı kitabında soruyor; Dünya bugün Amerikalıların yediği kadar et yerse ne olur? Ben cevaplıyorum; yok olur!
2014 yılı verilerine göre ekilebilir arazilerin %33’ü besi hayvancılığı için kullanılıyor. 2050 yılında dünya nüfusunun 9.3 milyar olacağı tahmin ediliyor. Hepsi şu anda Amerikalıların tükettiği kadar et tüketirse 4.5 kattan daha fazla ete ihtiyaç olacak. Ayrıca son 100 yılda et tüketimi 4 kattan (10 kg.-43 kg.) fazla arttı. Artış eğiliminin devam etmesi de kaçınılmaz görünüyor. Özetle her ülke için gıda güvenliği en önemli gündem olacak; bununla birlikte fiyatların inanılmaz derecede artma ihtimali yüksek.
Bir kilo et için yaklaşık olarak 7 kg. tahıl kullanılıyor. ABD’de besi hayvanları hasat edilen tahılların %60’ını tüketiyor. Su ayrı bir problem… Bir kilo et için 15.000 lt. su tüketiliyor. Hayvancılık endüstrisi, dünyadaki temiz suların üçte birini kullanıyor. Kısaca hayvansal gıdaların üretimi pek çok bitkisel gıdaya göre çok daha fazla su, toprak, fosil yakıt ve enerji gerektiriyor. 2050 yılında besi hayvanlarını yetiştirebilmemiz için dünya büyüklüğünde ayrı bir gezegene ihtiyacımız olacak.
Diğer yandan et üretimi iklim değişikliği ile içi içe geçmiş durumda; şimdilik salınan sera gazlarının %14,5’i hayvancılıktan geliyor (Cowspiracy belgeseline göre bu oran dericilik gibi hayvancılık yan sanayileri de dahil %51). Buda tüm dünyada ulaşımdan kaynaklanan emisyona eşit. Taşıtları elektrikli hale getirirken besi hayvancılığı konusunda bir şey yapmıyoruz. Sözün özü; hayvancılık dünyayı tüketiyor. Bu sistemle gidilirse 2050’li yıllar insanlık için yaşanmaz olabilir.
Bilim adamları, et ve süt ürünlerinden elde edilen kalorinin en az %75’inin tahıl ve baklagillerden elde edilecek kalorilerle değiştirmemiz gerektiğini söylüyorlar. Fakat bunu yapmaya henüz istekli değiliz; şimdilik kulağımızın üzerine yatıyoruz.
Ya hayvansal gıda tüketimini azaltıp daha fazla bitkisel gıda tüketeceğiz ya da ikame başka ürünler bulacağız.
Gelişen teknolojiye paralel hayvancılığın insan ve iklim üzerindeki etkilerine yönelik toplumsal farkındalık bazı çevrelerde oluşmaya başlamış görünüyor. İlk laboratuvar eti (Hayvanlardan kök hücre alınması ve bunların laboratuvarda besleyici bir sıvının içine konularak büyütülmesi) 2013 yılında üretildi. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde yaygın bir şekilde kullanılması amaçlanıyor.
Bitkisel eti ise hemen hemen her markette bulmak mümkün. Birçok ülkenin de üretimine başladığı ürün, son yıllarda satışı yüzde 20’lik bir oranla en hızlı artan kazançlı bir gıda olarak değerlendiriliyor. Bitkisel Burger’i geliştiren Impossible Foods ile Beyond Chicken ile Beyond Burger ürünlerini piyasaya süren Beyond Meat’in satışları her geçen gün artarken, Hollanda’nın ünlü Vegetarian Butcher Şirketi dünyanın en büyük kasabı olmayı amaçlıyor.
Türkiye’de doğal ete alternatif olarak üretilen bitkisel ürünler var. Bütün büyük marketlerde bulmak mümkün. Ancak gidilecek çok yol var…
Bunlara rağmen dünya vatandaşı olarak yapabileceğimiz en mantıklı şey hayvansal ürün tüketimine son vermek… Bizi ve doğayı cendereden kurtaracak olan bu…
Bitkisel Beslenmenin Faydaları Kısa Bir Yazıya Sığmayacak Kadar Çoktur
Hayvansal gıdaları beslenmemizden çıkarmamızın sonsuz faydaları var. Yoksa siz hayvansal gıdaları bırakmaya henüz hazır değil misiniz? Her beslenme tam bitkisel olmak zorunda değil. İçerisinde doğal hayvansal gıdalar olabilir, ancak ölçülü olmak çok önemli. Hedef; şimdilik yemeyi tercih edenler için tabağın %10’undan azının hayvansal kökenli olmasına dikkat etmek.
Faydalanılan Kaynaklar:
1.Dr. Murat Kınıkoğlu, (2018), Vegan Beslenme
2. Dr. Garth Davis, (2015), Proteinaholic.
3.The European Prospective Investigation into Cancer and Nutrition (EPIC), Public Health Nutr, 124-126
4.Marta Zaraski, (2014), Meathooke, The History and Science of Our 2.5 Million-Year Obsession With Meat.
*Amerikan Eski Kardiyoloji Derneği Başkanı Dr.Kim A. Williams’ın 19 Nisan 2021 tarihinde yapılan bir mülakatta verdiği izahat.
**Dr. Cardwell Esselstyn’in verdiği konferans (Heart Disease Is A Food Borne Illness That Can Be Reversed), 14 Ocak 2021, https://www.youtube.com/watch?v=2X1G1MPITfc
***T.Laatikainen, J. Critchley, … Explaining The Decline In Coronary Heart Disease Mortality In Finland Between 1982 and 1972. (2005)
👍