2006 yılında dört damarına stent takılmış ABD eski Başkanı Bill Clinton, 2010 yılından beri bitkisel bir diyet programı uyguluyor. Sadece haftada bir balık yiyerek diyet dışına çıkıyor; bunun dışında doktorları Dr.Dean Ornish ve Dr.Caldwell Esselstyn’ın bütün tavsiyelerini harfiyen uyguluyor.
Bir televizyon programında (https://www.youtube.com/watch?v=kqvjCIKoo8M) Wolf Blitzer’e verdiği mülakata göre tedavi süresince 12 kilo vermiş, damarlarında iyileşmeler başlamış, bütün metabolizması değişmiş ve sağlığı her geçen gün daha iyiye gitmişti. Yaptığı diyet incelen damarlarına tekrar stent takılmasını önlemişti. Aynı televizyon kanalı ilerleyen günlerin birinde Clinton’ın doktorları ile de bir program yaptı. Programda doktorlar kalp damar hastalıklarının önlenebilir olduğunu, hatta tıkalı damarların açılabileceğini, bunun da bitkisel beslenme (mercimek dahil kuru baklagiller, sebzeler ve meyveler) ile mümkün olduğunu söylüyordu.
Bu yazıda, bitki bazlı beslenme diyetlerini yaratan, bizlere faydalarını gösteren gerçek bilim kahramanlarına ve yaklaşımlarına odaklanacağız.
Dr.Dean Ornish Beslenme Çalışmaları ve Ornish Bitki Bazlı Beslenme Programı
Dr.Dean Ornish, koruyucu hekimlik alanında en saygın araştırmacılardan biridir. Harvard ve San Francisco'daki Kaliforniya Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı. Dr.Ornish’in ilk çalışması çok ileri kalp hastalarına yönelikti. Hayvansal ürünlerin ve yağın diyetten çıkarılarak doğal bitkisel gıdalarla değiştirilmesi ve beslenme değişikliğinin stres yönetimi, sosyal destek ve yürüyüşle desteklenmesi, koroner kan akışında iyileşmelerin yanı sıra bir aydan kısa sürede anjina ataklarında %91'lik bir azalma ile sonuçlandı.
Ornish diyeti hayvansal ürünleri önemli ölçüde azaltır ve daha fazla bitkisel gıda içerir. Her gün bir porsiyon yağsız süt veya yoğurt ve bir porsiyon yumurta akına izin verir. Tüm etlerden (tavuk ve balık dahil) kaçınmanızı önerir. Aynı şekilde tüm yağlar ve yağ içeren ürünler (margarinler ve soslar, avokado, zeytin)’den uzak durmanızı tavsiye eder. Şeker ve basit şeker türevleri de (bal, pekmez, akçaağaç şurubu, mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu) kaçınılması gereken gruba dahil olan besinlerdir.
Ornish diyetinin kalori kısıtlaması yoktur; küçük porsiyonlu, sık öğünler teşvik edilir. Bu diyetin az yağlı bileşeni, günlük kalorinin yağdan %10'undan fazla olmaması olarak tanımlanır. Yağ alımının %10'u, minimum miktarda ceviz/fındık ve tohum içeren bitkiler, meyve, tahıl, sebze, fasulye ve baklagillerde doğal olarak bulunan yağlardan gelmelidir. Bu yağlar ayrıca balık yağı, keten tohumu yağı ve omega-3 yağ asitleri gibi takviyelerden de gelebilir.
Dr. Ornish yaşam tarzı tıbbının, ilaçlardan ve ameliyattan çok daha güçlü olabileceğini ve kalp hastalığının sadece önlenebilir değil tersine çevrilebilir de olduğunu gösteren ilk kişidir. Ornish diyeti ileri derecede hasta olanlarda bile etki göstermiştir. Dr. Ornish ve ekibi daha sonra diyet seçiminin erken evre prostat kanserinin ilerlemesini etkileyebileceğini ve bazı durumlarda tersine çevirebileceğini de göstermiştir.
Ornish, yaşam tarzı değişiklikleri programına başladıktan sonraki bir yıl içinde “ciddi şekilde tıkanmış arterlerin bile daha az tıkandığını” ve beş yıl sonra “daha da fazla iyileşme olduğunu" söylüyor. Kuşkusuz, Ornish'in programı işe yarıyor ve koroner aterosklerozu tersine çevirmedeki etkinliği randomize, kontrollü çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Ornish, kirleticiler nedeniyle düzenli balık tüketimini önermez, ancak 1 ila 3 gram saflaştırılmış balık yağı veya DHA-EPA takviyesi önerir. Bu faydalı yağ asitlerinin kalp hastalarında ani kalp ölümüne karşı önemli koruma sağladığını belirtiyor.
Ornish yaklaşımının standart tıbbi bakımdan ve kalp hastalarına yıllarca verilen tipik karışık beslenme tavsiyesinden çok daha üstün olduğu açıktır. Yaşam tarzı tıbbı alanında öncü olmuştur. Medicare'in (ABD Devlet Sağlık Sigorta Planı) 2010 yılından beri Ornish programını kapsaması, yaşam tarzı tıbbının ana akım tıbba etkili bir şekilde sızdığının göstergesidir.
Dr.Caldwell Esselstyn Beslenme Çalışmaları ve Esselstyn Bitki Bazlı Beslenme Programı
Dr. Caldwell Esselstyn aynı zamanda 1950'lerde olimpiyatlarda altın madalya kazanmış bir sporcudur. Esselstyn'in kanser, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların kök nedenlerini öğrenmeye olan tutkusu, kalp hastalığı hakkında araştırmaya yönelmesine yol açmıştır. Batı dünyasındaki bir numaralı katille (kalp hastalıkları) sorunu olmayan toplumları inceledi.
Mesleğinin ilk yıllarında göğüs cerrahı olarak çalışan Dr.Esselstyn, 1980'lerin başında klinikteki kardiyoloji ve kalp cerrahisi bölümlerine başvurarak, bir beslenme programı için baypas veya anjiyoplasti için uygun olmayan hastaları sevk etmelerini istedi. Herhangi bir yağ, ceviz/fındık veya avokado eklenmeden bitki bazlı bir diyet yemeye teşvik edilen ileri derecedeki kalp hastalarının seyrini incelemeye başladı. Amaç, yağdan elde edilen kalorinin yaklaşık %10'a indirilmesiydi. Hakemli dergilerde yayınlanan verileri; semptomlarda, cinsel işlevde, efor testinde iyileşme, daha az hastane ziyareti ve nihayetinde koroner lezyonların anjiyografik gerilemesini gösterdi.
Dr.Ornish'in önceki programı gibi Dr.Esselstyn'in de kalorinin yüzde 10'undan azını yağdan almanızı önerdiğine dikkat etmek önemlidir. Diyeti yağları içermez ve sadece 1-2 yemek kaşığı keten tohumu veya chia tohumuna izin verir. B12'li bir multivitamin önerir, ancak herhangi bir DHA-EPA takviyesi önermez. Yapılan varsayım, keten veya chia'dan elde edilen az miktarda alfa-linolenik asidin herkesin EPA ve DHA'ya olan ihtiyacını karşılamaya yeterli olduğu ve bu takviyeden hiçbir fayda sağlanmadığı yönündedir.
Yapılan çalışmalar sonunda, yağ eklenmemiş bitkisel diyetlerin, endotel olarak bilinen damar içi hücreleri hızla iyileştirdiği ortaya çıktı. Dr. Esselstyn ve eşi, programlarını takip etmeyi kolaylaştırmak için birkaç başarılı kitap yayınladılar.
Dr.Esselstyn'in programı bazıları tarafından aşırı veya “radikal” olarak kabul edilse de kendisi bunu kabul etmez. Radikal olan göğsü açmak, bacaklardan damarları çıkarmak, kalp damarlarına yama yapmaktır. Büyük salatalar, güveçler, çorbalar ve garnitürler yemek pek aşırı bir eylem veya radikal bir iş değildir.
Oğlu Rip Esselstyn bir triatlon sporcusu ve itfaiyecidir. Babasının diyetini itfaiyeci arkadaşları üzerinde test etti ve sadece yirmi sekiz gün içinde kan basıncı, kan kolesterolü ve kilolarında büyük gelişmeler olduğunu tespit etti. Bu deney neticesinde, Esselstyns'in yağ, kuruyemiş veya avokado eklenmeden bitki bazlı bir diyetten oluşan yaşam tarzı planını desteklemek için kitaplar yazdı.
Dr.John McDougall Beslenme Çalışmaları ve McDougall Bitki Bazlı Beslenme Programı
1965'te, Michigan Eyalet Üniversitesi'nde öğrenciyken felç geçirdi. Dr.McDougall bunun sebebinin, üniversitelerdeki kafeterya yemeklerinin, atardamarlarda yaptığı tahribat olduğuna inanıyor.
Öğrenci iken standart hayvansal temelli diyet yediğini; kahvaltıda domuz pastırması ve yumurta, öğle yemeğinde üç dana hamburgeri, akşam yemeğinde ise bir tabak domuz pirzolası yemenin kendisi için sıradan olduğunu söylüyor.
Dönüm noktası, Tıp Merkezinde stajını bitirdikten kısa bir süre sonra geldi. İlk işi, Hawaii'deki Hamakua Şeker Plantasyonunda yaklaşık beş bin işçiye bakan bir aile hekimi olarak çalışmaktı.
Hasta popülasyonu çoğunlukla birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü kuşak Japon, Çinli, Koreli ve Filipinlilerden oluşuyordu. Bu çok kuşaklı hasta karışımında, farklı kalıplar gözlemlemeye başladı. İlk kuşaktakiler her zaman ideal kiloda, genellikle seksenli ve doksanlı yaşlarına kadar aktif ve hiçbir zaman kabızlık, hemoroid, ülser, diyabet, kalp hastalığı, multiple skleroz, meme kanseri, prostat kanseri veya kolon kanserinden mustarip değildiler. Ancak çocukları ve torunları bu hastalıklara yakalanıyordu.
Birinci neslin mükemmel sağlığı ile sonraki nesillerin giderek kötüleşen sağlığı arasındaki artan boşluğu yalnızca bir temel faktör açıklayabilirdi: Diyet.
Genç yaşta felç geçirmesi ve Hawaii’de yaşadığı deneyin Dr.McDougall’ı beslenme alanında araştırma yapmaya teşvik etti. Amerika’ya döndükten sonra çalışmalarını bu konu üzerine yoğunlaştırdı.
McDougall diyeti; %70-90 oranında nişastalı gıdalardan (bezelye, mısır, fasulye, mercimek barbunya gibi bakliyat; patates, tatlı patates, yer elması gibi sebzeler; yulaf, arpa ve pirinç gibi tahıllar), %10-20 oranında nişastalı olmayan sebzelerden (kabak, havuç, yeşil fasulye, mantar, brokoli, karnabahar, ıspanak, lahana, kuşkonmaz, kereviz, domates, patlıcan, salata gibi) %5-10 oranında meyvelerden oluşmaktadır. Kuruyemiş ve avokado az miktarda tüketilebilir. Hayvansal gıdalar ve bitkisel yağlar dahil bütün yağlar diyetten tamamen dışlanmıştır.
2002 yılının mayıs ayında, California'daki Flamingo Resort'ta ilk McDougall Programını başlattı. Dr. McDougall, en iyi vegan kitaplardan biri olan Nişasta Çözümü (The Starch Solution) ile 13 ulusal en çok satan kitap yazarıdır.
Dr.Joel Fuhrman Beslenme Çalışmaları ve Fuhrman Bitki Bazlı Beslenme Programı
New Jersey'de bir aile hekimi olan Dr. Joel Fuhrman, genç yaşlarının sonlarında üst düzey bir patenciydi. Kariyerinin başında beslenme tutkusu, Fuhrman'ı besin değeri yoğun, bitki açısından zengin bir program kavramını geliştirmeye yöneltti: Yaşamak için ye. Dr. Fuhrman, besin değeri yüksek bitkisel bir diyetin kilo yönetimi, diyabet, bağışıklık fonksiyonu ve kalp-damar hastalıkları için faydalarını öne çıkaran birçok başarılı televizyon programı yaptı.
Son hakemli yayınında Fuhrman, programını takip eden yüzlerce hastada vücut ağırlığı, kolesterol ve kan basıncında sürekli düşüşler olduğunu deklare etti. Yayınına semptom azaltmasında ve diğer ölçülen sonuçlarda önemli gelişmeler kaydeden kalp hastalarının vaka çalışmalarını dahil etti. Raporlar oldukça ikna ediciydi.
Fuhrman diyeti kepekli tahıllar, meyveler, baklagiller, kuruyemişler ve tohumları da içerir. Kalorinin yaklaşık yüzde 15-25'ini yağdan (çoğunlukla ceviz/fındık ve tohumlardan) gelir; bütün bitkisel besinlerde önemli ölçüde serbestlik sağlar. İlave yağlar, beyaz un ve tatlandırıcılar gibi işlenmiş gıdalar diyete alınmaz veya istisnai (yılbaşı, bayramlar, kutlamalar gibi) durumlarda kullanılabileceği kabul edilir.
Fuhrman, hastalarının diyetlerine ceviz/fındık, tohum ve avokado eklediği için, yaklaşımında Pritikin, Ornish ve Esselstyn'in çalışmalarından ayrışır. Bu nedenle diyetlerinin yağ oranı diğerlerinin önerdiği programlardan daha yüksekti. Günlük küçük bir avuç ceviz/fındığın, kardiyovasküler hastalık da dahil olmak üzere çeşitli hastalıklarda önemli azalmalarla ilişkili olduğunun giderek artan bir şekilde kabul edilmesiyle, cevizler/fındıklar artık Dr. Ornish ve Esselstyn'in programlarına küçük miktarlarda dahil edilmektedir. Avokadoların yüksek yağ içeriği nedeniyle kalp hastalığı, yetişkin diyabeti ve aşırı kilo gibi ciddi sorunların tersine çevrilmesi üzerinde çalışılan hastalarda tüketimi hala tartışmalıdır.
Günde 1-2 yemek kaşığı keten tohumu ve / veya chia tohumu (kalori ihtiyacına bağlı olarak), yaklaşık 200-300 miligram DHA-EPA tavsiye edilmektedir.
Bitki Bazlı Beslenme Programlarının Ortak Özellikleri
Her dört bitkisel diyet yağ ve protein açısından fakir, karbonhidrat (%70-80) açısından zengindir. Diyetler içinde sadece Dr.Ornish çok az miktarda ve kontrollü biçimde hayvansal ürünlere (%2-3) yer verir. Diğer diyetlerde hayvansal ürün yoktur.
Dr. Furhman yağ tüketimi açısından diğer diyetlerden bir nebze ayrışır. Ceviz, fındık gibi kuruyemiş ve tohumların diğer diyetlerden (Bu diyetlerde sadece sebze, meyve ve baklagillerden gelen doğal yağ bulunur) daha yüksek tüketimi bu farkı meydana getirmektedir. Fuhrman diyetinin de ilave yağ içermediğini unutmamak gerekir.
Bu diyetler genellikle sağlık sorunlarının çözümüne ya da genetik olarak kronik hastalıklara yatkınlığı yüksek olanlara yönelik olduğu için iyileştirici/koruyucu diyetler olarak da görülebilir. Bunun yanında bu diyetlere “Tam Doğal Bitkisel Beslenme/Diyet” demek daha doğru olur.
Bitkisel diyet programlarına yönelik çalışmalar yapan doktorlar sadece yukarıda bahsi geçenlerle sınırlı değildir; bu konu üzerinde çalışmaları ve kitapları olan beslenme uzmanları dahil çok sayıda bilim insanı vardır. Bu değerli dört bilim insanı tanınırlıkları en yüksek olanlardır.
Ülkemizin aksine başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinde gün geçtikçe bitkisel diyetler yaygınlaşmakta, farkındalık artmaktadır. 2023 yılında yapılan bir çalışmada ABD’de vegan olanların nüfusa oranı yüzde 6 iken önümüzdeki yıllarda vegan beslenmeye geçmek isteyenlerin oranı ise yüzde 39 olarak tespit edildi. Darısı bizim başımıza…
Faydalanılan Kaynaklar:
1. John Mackey, Alona Pulde, Matthew Lederman, (2017), The Whole Foods Diet: The Lifesaving Plan for Health and Longevity.
2. Garth Davis, (2016), Proteinaholic: How Our Obsession with Meat Is Killing Us and What We Can Do About It
3. P.K.Newby, (2018), Food And Nutrition; What Everybody Needs To Know.
4. J.Morris Hicks, (2011), Healthy Eating Healthy World.
5. Joel K.Kahn, (2018), The Plant-Based Solutin; America’s Healthy Heart Doc’s Plan To Power Your Health.
6. Joel Fuhrman, (2016), The End of Heart Disease.
7. Michael J. Wilkinson, Michael S. Garshick, Pam R. Taub Editors, (2021), Prevention and Treatment of Cardiovascular Disease; Nutritional and Dietary Approaches.
👏👏